Mamografiden değil kanserden korkun
Dünyada her yıl 2,3 milyon kadın meme kanseri tanısı alıyor. Düzenli doktor kontrolüyle erken tanının tedavi başarısını etkilediğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı, Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Uğur Emre, mamografi yaptırılmasını istedi
Meme kanseri ilk evrelerinde ayırt edici belirtiler göstermeyebiliyor ve bu sebeple gözden kaçırılması kolaylaşıyor. Belirtileri sıralayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı, Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Memelerden birinin şekli, boyutunda değişiklik, meme cildinde çukurlaşma, portakal kabuğu görünümü, kızarıklık veya kalınlaşma, meme ucunda içe çekilme, hassasiyet veya meme ucunun etrafındaki deride renk değişiklikleri, meme ucundan kanlı bir akıntı gelmesi, meme veya koltuk altında tekrar eden ağrı, koltuk altında ya da boyun bölgesinde şişlik veya sertlik gibi şikayetler varsa vakit kaybetmeden bir sağlık merkezine başvurulmalı” dedi.
40 yaş ve üzeri kadınların düzenli mamografi çektirmelerini öneren Prof. Dr. Emre, “Bu yöntem, belirti vermeyen küçük tümörleri bile ortaya çıkarabilir. Mamografi, düşük radyasyon kullanır. Bu doz, günlük yaşamdaki doğal radyasyon miktarından daha düşük. Uzun uçak yolculuğunda alınan radyasyon daha fazla. Mamografinin yararları potansiyel risklerinden daha fazla” diye konuştu.
Kadınların kendi kendilerine meme muayenesi yapmaları, olası değişiklikleri erken fark etmeleri açısından önemlidir diyen Prof. Dr. Ali Uğur Emre, “Elle meme muayenesi, mamografi gibi taramaların kesinlikle yerine geçemez ancak meme kanseri farkındalığını artıran ve erken teşhisi destekleyen önemli bir yöntemdir” açıklamasında bulundu.
Tüm kanser türlerinde olduğu gibi meme kanserinde de erken tanı ve tedavinin hastanın ömrünü uzatmakla kalmadığını, hastalığın tamamen yok edilmesini sağlayabildiğini söyleyen Prof. Dr. Ali Uğur Emre, erken tanının yarattığı farkları 5 maddede özetledi:
1- Meme kanseri erken evrelerde tespit edildiğinde, kanser genellikle sadece meme dokusuyla sınırlıdır ve henüz yayılmamıştır. Bu durumda, tedavi kolaylaşır ve kanserin tamamen ortadan kaldırılma olasılığı daha yüksektir. İleri evrelerde ise kanser akciğer, karaciğer, kemik gibi organlara yayılabilir, bu da tedaviyi zorlaştırır.
2- Erken evrelerde cerrahi müdahaleler daha küçük çaplı olabilir ve memenin tamamının alınması yerine yalnızca kanserli bölgenin çıkarılması mümkün olabilir.
3- Erken evrelerde tanı konulduğunda genellikle kemoterapi veya radyoterapi gibi yoğun tedavilere daha az ihtiyaç duyulabilir bu yüzden uygulanan daha hafif tedavi yöntemleri, hastanın yaşam kalitesini korumasına yardımcı olur. Erken evrelerde teşhis edilen hastalar, tedavi sonrası günlük yaşamlarına daha çabuk dönebilirler. Ağır olmayan tedavilerin yan etkileri de hafif olacağı için, hastaların fiziksel ve psikolojik olarak daha iyi bir iyileşme süreci geçirmesi sağlanabilir.
4- Erken evrelerde teşhis edilen meme kanseri vakalarının tedavisi, ileri evrelerdeki kanserlere kıyasla daha az maliyetli olabilir. İleri evrelerde daha karmaşık ve uzun süreli tedavi süreçlerine gerek duyulabilir.
5- Erken tanı, daha sonraki kanserlerin veya nükslerin önlenmesi için önemli bir fırsat sunar. Örneğin meme kanseri erken tespit edildiğinde daha ileri kanserleri önlemek için belirli yaşam tarzı değişiklikleri veya daha yakından takip planları uygulanabilir.