Mevlide Demir’in hayatı bir soruyla değişti

Ahsen Demircioğlu/YENİ İZMİR- Babasının baskısı üzerine ilkokuldan sonra devam edemeyen, evlendikten ve 3 çocuk sahibi olduktan...

Ahsen Demircioğlu/YENİ İZMİR- Babasının baskısı üzerine ilkokuldan sonra devam edemeyen, evlendikten ve 3 çocuk sahibi olduktan sonra ortaokulu ve liseyi bitiren Mevlide Demir üniversiteye gitme hayalini içinde ukde kalmasına izin vermeden gerçekleştirdi. Biz de kendisiyle Ege Üniversitesi kampüsünde çimlerin üzerinde, öğrencilerin arasında bir araya geldik.

Kendisine ilk ulaştığımızda, ‘Konuşalım elbette ama derslerim aksamasın kızım, bir dakika bile geç kalmak, geride kalmak istemiyorum’ dedi Mevlide teyze. Buluştuğumuzda heyecanlı bir şekilde ders sırasında yaşadıklarını anlatıyordu. Sessiz bir yer bulup oturup konuştuğumuzda anılarını yoklayarak geçmişe gitti Mevlide teyze, başladı anlatmaya…

“1955 yılında Yugoslavya, şimdi Makedonya deniyor, Köprülü şehrinde dünyaya geldim. 1957’de de buraya göçtük. Rahmetli babam erkek çocuklarını çok severdi, ‘erkek kızım’ diye severdi beni de, çok üzülürdüm. Sevmiyor mu beni, diye düşünürdüm. Çocukluk aklı işte. İlkokulda öğrendim okumayı. Uzun Hasan İlkokulu’nda. Büyük abim okuyor, benim bir büyüğüm aramızda 3 yaş var, ‘Ben okumayacağım baba’ dedi. Tatillerde çalışırdı. Rahmetli annem ‘eli başına değdi’ dedi bu kararına. Ben ise babama okumak istediğimi söyledim.”

“KIZ ÇOCUĞUNU BEN OKULA GÖNDERMEM”

Derin bir iç çekerek anlatmaya devam ediyor Mevlide teyze:

“‘Kız çocuğunu ben okula göndermem’ dedi babam. Hoca da okulda soruyordu, ‘okumak isteyen var mı?’ diye. Ben hep parmak kaldırıyordum. Kumaş aldım, önlük diktirdik. Fotoğraflarda gördüğünüz önlüğü. Diplomamı almaya gittiğimde öğretmenlerimin arasında fotoğraf çekilmek istedim, bir arkadaşım aramıza girdi, ben kenarda kaldım. Öğretmenim de yanına çağırdı. Babam da okula gitmeyeceğimi keskin bir dille söylemişti ama hocalarıma da söyleyemiyordum o an. Arkadaşlar dağıldı ben ağlamaya başladım. Öğretmenime anlattım babamın izin vermediğini. O da, ‘Verir verir izin, gel birlikte gidelim’ dedi. Öğretmenimle geldik eve. Öğretmenim, ‘Amca bak okul kıyafeti bile hazır üstünde, ben masraflarını karşılaşırım’ dedi. Babam da, ‘Yok ben onu okutmayacağım, abisini okutacağım, kızı okutamam’ dedi. İlk ve son fotoğrafım oldu okul ile ilgili’.”

Haber

“HER SABAH ERKENDEN UYANIR ONLARI İZLERDİM”

Babasının okula gitmesine izin vermediğini ve okula giden kız arkadaşlarını uzaktan izleyişlerini Mevlide teyze şöyle dile getiriyor:

“Aynı sokakta halamın kızı, komşu kızı ve bakkalın kızı vardı. Onlar ortaokula gidiyorlardı. Her sabah kapının önüne, onların okula gidişini izlemek için otururdum. O kadar üzülüyordum ki okula gidemediğim için. Okulda verdikleri ödevlerde onlara yardım ediyordum. O bile hoşuma gidiyordu. Hatta bakkalın defterlerini bile ben tutardım.

Çalışmaya olan ilgim ailem tarafından engelleniyordu. İşten çıkarırdı beni. Annem babamla konuşurken kulak misafiri oldum, ikna etmeye çalışıyordu. ‘okumaya göndermedin, çalışmaya gönder en azından diye. Tanıdık bir çevre olmaya koşuluyla çalışmama izin verdi. Sonra boya fabrikasına çalışmaya girdim. O kadar meraklıydım ki bütün makineleri öğrenmeye çalışıyordum. Çalışınca bana aferin diyecekler sevecekler beni. Sevgi bekliyordum küçüklükte, bak bu çok önemli. Anne babadan sevgi görmeyen çocuklar herkesten sevgi bekler. Ben çok çalışırsam severler beni diye düşünüyordum.”

Haber

Küçük yaşta çalışmaya başlayan Mevlide teyze 17 yıl sonra emekli olduğunu dile getiriyor:

“Emekli olduktan sonra da çalışmaktan vazgeçmeyen Mevlide teyze, aradaki süreçleri de şöyle aktarıyor: 21 yaşında nişanlandım, 22 yaşında evlendim ve 23 yaşında ilk çocuğumu kucağıma aldım. Emeklilikten sonra eşim Ali bey ile hayalimiz olan köy evini gerçekleştirdik.”

Bir gün kuşları yemleyip kahve içerken eşinin o sorusuyla irkildiğini anlatıyor Mevlide teyze… Gelin onun sözleriyle aktaralım bu kısmı da:

“‘Mevlü ya, ben bütün hayallerimi gerçekleştirdim. Senin hiç hayalin yok mu?’ Hayatımın en can alıcı sorusuydu bu. ‘Olmaz mı’ dedim. ‘Hiç anlatmıyorum ki’ dedi. Gerçekleşmez, artık geç kalındı, be Ali Bey dedim. Neden daha önce söylemediğimi sordu. Çalışmaktan söylemeye fırsat bulamadım ki… Çocuklarımı okutabilmek için gizli gizli dikiş diktim komşulara. Çocukların sıkıntıları var, okumaları gerek, onlara destek olmam lazım, eşim üzülmesin rahatsızlığı var diye ona yansıtmadan gizli gizli çalışıyordum.

Bana imkan verilmedi. Eşime okuması imkan verilmiş. Okulda yaşadığı bir sıkıntı yüzünden okul hayatı bitmiş eşimin. Şaka arasında bana ‘ben senden tahsilliyim’ derdi. Benim içimde yaradır okuyamamak. Eşimle bu sohbeti yaptıktan sonra araştırmaya başladım. Yaş sınırı var mı diye sordum öncelikle, Yok teyze 7’den 70’e kadar herkes okuyabilir, dediler. Daha 10 yılım var , dolu dolu okur dolu yaşarım dedim.”

Araştırmaları sonucunda Ortaokulu ve lise öğrenimi tamamlayan Mevlide teyze, bu sene Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nü kazandı. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nde Sağlık Yönetimi okuyor.

Ege Üniversitesi’ni çok istediğini ve her sabah okula büyük heyecanla geldiğini ifade eden Mevlide teyze sınıf arkadaşlarıyla iletişimin çok aktif olduğunu ve gençleri çok sevdiğini belirtiyor. Okumanın yaşının olmadığını vurgulayan Mevlide teyzenin yeni hayali, köy okullarını gezerek çocuklara kitap dağıtmak ve gençlere nasıl ve neden kitap okumaları gerektiğini anlatmak. Çocukların okuma alışkanlığı kazanması gerektiğinin altını çizen Mevlide teyze, aynı zamanda velilerin de çocuklarıyla ilgilenmeleri gerektiğinin önemine değiniyor.

Bakmadan Geçme