Özgür Özel'den kurultay soruşturmasına sert tepki: Darbe girişimi!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin kurultay sürecine yönelik başlatılan soruşturmaya sert tepki gösterdi. Özel, iktidarı suçlayarak bunun siyasi bir operasyon olduğunu vurguladı ve 'Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapmaya çalışıyorlar' dedi. CHP'yi ve Türkiye'nin geleceğini hedef alan bu girişime karşı dimdik ayakta olduklarını belirten Özel, muhalefeti böldürtmeyeceklerini ve iktidarı alacaklarını ifade etti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin kurultay sürecine yönelik başlatılan soruşturmaya sert tepki gösterdi. Özel, iktidarı hedef alarak soruşturmanın siyasi bir operasyon olduğunu belirtti ve “Türkiye’nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nı "darbe ittifakı" olarak nitelendirerek, yürütülen sürecin sadece CHP'yi değil, Türkiye'nin geleceğini de hedef aldığını savundu. Özel, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bugün sistematik bir şekilde yönettiğiniz darbe ittifakını görmüyor değiliz. O darbe ittifakı bugünkü cumhurbaşkanına değil bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapmaya çalışmaktadır. Bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yolluya ekarte etmeye çalışanlar karşı dimdik ayaktayız. Önseçim yapmayalım diye partimizin yönetimine göz dikenlere teslim olmayız. Varsa onların içerden işbirlikçileri Tayyip Erdoğan'ın çukuru sizin de yerinizdir. Biz biriz ve beraberiz. Bu partiyi muhalefeti böldürtmeyiz. İktidarı alacağız. Hiçbir darbeden medet ummadık hiçbir darbeye de teslim olmadık”
CHP Lideri Özel’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Hesabı bir kişi verecek denilen yerde, Yenidoğan Çetesini bu hale getiren, o bebeklerin hayatına sebep olan bakanı atayan da bu kültür turizmini atayan da meselenin tek sorumlusudur. O sorumlunun bir adı vardır o da Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Tabii Kültür Bakanına istifa edecek misin diyen arkadaşlarına, niye edeyim ya, Sağlık Bakanı etti mi demişti. Seni görevden alır mı? Nasıl alacak? Yenidoğan çetesinde Sağlık Bakanını aldı mı da beni alacak demişti.
İşte o sağlık sistemi, bir yandan AK Partili milletvekillerinin ağızlarından dökülen sözlerle nerelere geldiğini, hekime karşı şiddetin, hekim emeğinin, sağlık emekçisinin emeklerinin nasıl değersizleştirilip onların nasıl hedefe konup, nasıl onlara şiddetin yönlendirildiğinin bir itirafı geldi. Ben milletvekilinin ardından yaptığı özrü önemsiyorum.
Ama bir gerçek var. Memnuniyetsizlik varsa ben şunu yaparım. Sağlık personelinin gırtlağına yapışın. Ben devlet olarak üzerime düşeni yaptım, hizmeti vermeyen onlardır. Yıllar önceydi. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin anketlerde en güçlü olduğu yer sağlık görünürdü.
Yüzde 70'in üzerinde memnuniyetler görülürdü. O zamanki sağlığa karşı şiddet araştırmalarında somut tespit vardı. Bunların iktidar tarafından kendi lehlerine yoğun iletişimi, sağlık alanında ortaya çıkabilecek herhangi bir olumsuzlukta, her şey bu kadar iyiyken niye benim başıma, yakınımın başına bu geldi diye doğrudan sağlık emekçisini hedef gösteriyor derlerdi.
Şimdi o memnuniyetler yüzde 78'lerden yüzde 50'nin 40'ın altlarına gerilemişken o gün bile memnuniyetin iletişimi hedef gösteriyor derken bilim insanları, bugün bu kadar memnuniyetsizlikte biz her şeyi iyi yapıyoruz, gidin gırtlağını sıkın meselesi, bir milletvekilinin kişisel gafından, hatasından çok sistemin kendisini nereye dayandırdığı, nasıl suçu başkalarına attığı ve sağlık emekçilerinin emeğini değersiz ve aslında bedenini de değersiz gördüğünün açık bir kanıtı olması açısından son derece önemli.
Memlekette fakirleşmeyen kimse kalmadı. Bu ekonomik buhranda emekliler kadar mağdur olanların başında öğrenciler de geliyor. Eylül 2024'te üniversite öğrencisinin aylık yaşam maliyetinin 22 bin 950 lira olduğunu gösteriyor. Bu maliyet 2025'te 25 bin liraya çıkıyor. 3 öğün beslenme ve barınma giderlerinin bir asgari ücreti aştığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu şartlar altında İŞKUR üzerinden haftada bir iki gün çalışacaklara iş bulmak için öğrencelere program açılıyor. Üniversite öğrencilerine ilan edilen 69 bin kontenjana 6 gün içinde 250 bin başvuru yapıyor. 250 bin öğrenci haftada üç gün çalışayım diye başvurmuş durumda. Bu öğrencilerin neredeyse tamamı KYK kredisi almak zorunda olan öğrenciler. Erdoğan kendinden önceki hükümeti ve başbakan Ecevit'i aşağılarken sürekli ben geldiğimde 45 liracık KYK bursu vardı şimdi nerelere getirdik diyordu. O KYK bursu o çeyrek altından 1,5 tane alınıyor. Bugün 3 bin lira ile yarım çeyrek altın alınamaz durumda.
“ELBETTE İSTİYOR Kİ YAPTIĞI YARGI TACİZLERİNİ KONUŞALIM”
Elbette istiyor ki yaptığı yargı tacizlerini konuşalım. Konuşacağız. İstiyor ki yaptığı haksız saldırıları, hukuksuzlukları konuşalım ve bu meseleleri konuşmayalım. Yangın konuşulmasın. Yoksulluk konuşulmasın. Yenidoğan çetesi konuşulmasın. Milletvekillerinin doktorları hedef göstermesi konuşulmasın. Öğrencinin açlığı, yoksulluğu konuşulmasın.
“RAMAZAN KOLİSİ İÇİN YAPALIM”
Elbette istiyor ki bu meseleler konuşulmasın, peki Ramazan geliyor Sayın Erdoğan. Ramazan'da tokların aç insanları anlaması için farz olan ibadet geliyor. Ve açlar tokların kendi hallerinden anlamadığını gayet iyi biliyorlar. Hiç unutmadığımız bir karşılaştırmayı bu sefer Ramazan kolisi için yapalım.
Öyle 20 yıl geriye gitmeyeceğiz sadece geçen seneye gideceğiz. Ayçiçek yağı, bulgur, makarna nohut, kıyma un pirinç ve çay. Aynı koli geçen sene 950 liraydı bugün 1610 lira artık yüzde 70. Buradan herkesin bu hesabı gözüne vicdanına emanet ediyorum. Geçen sene ne harcadıklarını biliyorlar bu sene ne harcadıklarını görüyorlar. Bu 950 lira 700 lira artıp buraya gelecek. Sen bunun 250'sini vereceksin 450'sini başka kapıdan bul diyeceksin. Erdoğan'ın ben emeklimi asgari ücretlimi enflasyona ezdirmedim diyenleri milletimizin vicdanına havale ediyorum.
“BAYRAM İKRAMİYESİ İLK OLARAK 1000 LİRA YAPTILAR”
Asgari ücret ilk 1951'de belirlenmiş. Üstünden 74 sene geçmiş. Asgari ücret ilk defa bu sene bir tam altın alamaz duruma gelmiş. Bugün cumhuriyet altını 23 bin 470 lira, asgari ücret bunun altında. 74 yıldır ilk kez bir tam altın alamaz hale getiren Erdoğan'ı ona oy veren ve bu altın hesabını herkesten iyi bilen Ayşe teyzem ile Mehmet amcama şikayet ediyorum.
Emekli bayram ikramiyesi ilk olarak 1000 lira yaptılar. Geldik 2025'e hala 3 bin lira. Bugün yapsalar en fazla 4 bin 500 lira olacak. emekliye verilen ilk ikramiyede 22 kg et alınıyordu bugün yapacağı 4 bin 500 lira ile alsa alsa 6 kg et alınıyor.
“10 KAT GERİSİNDEYİZ”
Bu fakirliğin, yoksulluğun temel nedeni ne diye sorarsanız dünyadaki bütün ekonomistler doğruyu şöyle söyler: ülkenin tuttuğu yol doğru yol değil. Bu ülkenin kurucusu, muhasır medeniyetleri, gelişmiş ülkeleri yakalayın geçin dedi, yönü gösterdi. Kendisi o yöne yürüdü. Cumhuriyet Halk Partisi'nin o yöne yürüdüğü 10 yılda, işte 10. Yıl Marşı'nda anlatılan, hep beraber coşkuyla söylediklerimiz yaşandı. Öyle gidildiğinde de yakalanıp ve geçileceği belliydi.
Şimdi ise 1. Cumhurbaşkanının gösterdiği yön belliyken tersi yöne giden ve gitmek için de herkesi ikna etmeye çalışan bir anlayış var. Gazinin gösterdiği yönde bağımsız yargı var. Güçlü parlamentolar var. Katı kuvvetler ayrılığı var. Avrupa'ya bakarsan 55.000 dolar , İskandinav ülkeleri birbiriyle yarışıyor, 100.000 dolar sınırında milli gelirler var. Biz doların inanılmaz baskılanmış olmasına rağmen Avrupa'dakilerin beşte biri, İskandinav ülkelerinin neredeyse onda biri düzeyini biraz geçtik. Onda biri düzeyindeyiz onların. Hukukun, kuvvetler ayrılığının ve hukuk devletinin, demokrasinin peşinden gidenlerin 10 kat gerisindeyiz. İyi olduğumuz, gitmeye niyetlendiğimiz yerdekiler.
“4.500 DOLAR OLDUĞU YERE GİTMEK İSTİYORLAR”
Güçlü, diktatörlüğe varan yöneticilerin, büyük sarayların, lüks araçların, uçak filolarının olduğu ama halkın 4.500 dolar olduğu yere gitmek istiyorlar. Bu tarafta yöneticiler mütevazı evlerde oturup, mütevazı, normal halkın uçtuğu uçaklarla uçarken bu taraftakiler sarayda oturup, uçan saraylarla uçup halklarını perişan ediyorlar. Böyle bir ikilemin, böyle bir tercihin tam dönüm noktasına yaklaştığımız bir yerdeyiz ve maalesef hukukun olmaması, hukuk, yargı tacizleri, her gün saldırılar, her sabah bu sefer sıra kimde hissiyatıyla uyanmalar...
Hissiyatıyla uyanmalar, alarmla değil kötü haber telefonlarıyla uyanmak artık muhalefetin tümünün ana gündemi, yaşantısının bir parçası.
En son 1 milyonu aşan nüfusuyla Van Büyükşehir Belediyesi'ne bir kayyum daha atandı. Dün bunları not almıştık. Bugün sabahleyin genel başkanlarıyla da konuştuğum EMEP'in, bugün sabahleyin DİSK'in, bugün sabahleyin toplumsal muhalefetin birer parçaları olan pek çok yapının çok sayıda mensubu bir gerekçeyle, yaratılmaya çalışılan bir algıyla, efendim 5 sene önce bir konferansa davetlilermiş, gitmişler, demokrasi konuşmuşlar, toplumsal muhalefeti güçlendirmeyi konuşmuşlar. Bugün onların her birisinin kapısına polis dayandı, yeni bir operasyon başladı.
“11 AYDA 11 BELEDİYEYE KAYYIM ATANDI”
Kayyum olarak atanan valiler halkın iradesini bir kez daha yok sayarken buna demokratik itirazlar şiddetle ve yeni gözaltılarla ve tutukluluklarla cezalandırılıyor ve Cumhuriyet Halk Partisi, üç tanesi, iki tanesi kendi belediyesi olan, 11 ayda 11 belediyeye kayyım atandı.
Geçmişte olduğu gibi bugün de bu hukuksuzluğa kime atandığı ve algı operasyonuyla nelerin söylendiğine bakmaksızın karşı çıkmaya devam ediyor. Dün güçlü bir heyetle, kamuoyu tarafından dikkatle takip edilen bir ziyareti Van'a gerçekleştirdik.
Van sokaklarındaki bu demokrasi dayanışmasına Cumhuriyet Halk Partisi'nin verilen önem, duyulan güven ve geleceğe dair umut şunu gösteriyor ki adı Zafer Partisi de olsa, Demli Belediye de olsa, Cumhuriyet Halk Partisi de olsa, EMEP Partisi de olsa, yarın başka bir parti de olsa, taban tabana zıt siyasetler de olsa, bu iktidarın karşısındaki bütün muhalefete düşen şudur ki kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
“AKP'Lİ VEKİLİN FABRİKASI”
Gaziantep'te 3 bin kadar işçinin eylemi zam talepleri ve AKP'li vekilin fabrikasında zenginlimizi Allah verdi diyen ama çalışanlarına vermeyenlerin durumu ortada buna itiraz eden sendika başkanı Mehmet Türkmen önce gözaltına alındı, sonra tekrar gözaltına alındı hapse atıldı. Onun isyan ettiği fabrika AKP'li vekilin fabrikası. 2023 yılında 3 milyar lira ciro yapmış ödediği vergi 390 bin lira.
3 milyar lira ciro yapıp 390 bin lira vergi ödeyenler emekçinin yemeğine yol parasına göz dikmişler. Türkiye'de iki büyük fast food zincirinin 7 bin işçisi konkordato mağduru Çalışma Bakanlığı ise bu işçileri yalnız bırakıyor hak aramalarına engel oluyor
“HESAP EDİYORLAR Kİ HALK TV’Yİ SUSTURABİLİRİZ”
Gazetecilere, Barış Pehlivan’ımıza, Kürşat Oğuz’umuza, 20 gündür tutuklu olan Suat Toktaş'ımıza, Seda Selek Hanım’a, Serhan Asker'e, 4 yıldan 9’ar yıla kadar hapis cezaları talep edildi Hesap ediyorlar ki Halk TV’yi susturabiliriz, özgür basını susturabiliriz, gazetecileri sindirebiliriz. Bugün de aralarında 4 gazetecinin de olduğu 52 kişi yeni bir şafak operasyonuyla sindirilmeye çalışılıyor. Bir yandan bakıyorsunuz çok farklı siyasi partilerin genel başkanları, yöneticileri. Bakıyorsunuz, Erdoğan’ı defalarca yenmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve belediye başkanları, belediye meclis üyeleri. Bir tarafta muhalif olan tüm gazeteciler, bir tarafta sendikacılar, onun yanında TÜSİAD, onun yanında, yanında, yanında, yanında, herkes birden bu iktidarın baskısının altında ve sopasının hedefinde. Şu kadarını özetleyeyim. Ya, neler oluyor diye bakan ve bu olan bitene biraz uzakta bakıp da bu yaşananları gören vatandaşlarımıza şunu söylemek isterim. Bir Afrika atasözü var. Diyor ki: Eğer ormandan aslan, zebra, ceylan, sırtlan hep birlikte aynı yöne kaçıyorlarsa orman yanıyor demektir. Ormanı yakıyorlar! Memleketimizi yakıyorlar! Hepimizi yakıyorlar! Hep birlikte sahip çıkmak durumundayız!
“15 ARKADAŞIM DESTEK VERMİŞTİR”
Sonu güzel ama yolu çok zor bir sürecin içindeyiz. Biraz önce bahsettiğim hukuksuzluklar her birimizi bir şekilde tehdit eden. Kişilere kurumlara hatta partilere yönelik, siyaset alanıyla ilgili bir sürecin içindeyiz. Bugün bu kürsüden kayda geçirmek isterim ki Türkiye bir sivil darbe dinamiğinin işlediği bir sürecinin içindedir. Darbe ülkeyi yönetenlere karşı yapılır. Bütün dünyada ana muhalefetin gözünün içine bakılır. Biz 15 Temmuz da darbe yapılmaya çalışıldığında tüm vekilleri Meclis'e çağırmış; CHP milletimiz kendisine yeni bir görev verene kadar ana muhalefet partisidir, seçilmiş parlamentonun ve demokrasinin arkasındandır ve bu darbeye meydan okumaktadır diyen kişi benim. buna tarih şahit ki kürsüde bunu ifade eden grup başkanvekili olarak oradaki 15 arkadaşım kendi dilleri döndüğünce destek vermiştir. Bir CHP'li de bunun dışında bir tutum içinde olmamıştır.
“EKREM İMAMOĞLU'NUN 25 YIL HAPSİ İSTENİYOR”
Benzer süreçte Erdoğan okuduğu bir şiirden dolayı siyasi yasak aldı. Biz o siyasi yasağı desteklemedik. Hatta devamında partisinin başında olup vekil olamadığı için Sayın Baykal Anayasayı değiştirip, yapılan ara seçimle Erdoğan'ı Meclis'e taşıyıp Erdoğan'ı başbakan yapacak kadar bir demokratik olgunluk göstermiş. Siyasi yasak doğru değil demiş ve Erdoğan'ın siyasi yasağını kaldırmış bir partidir CHP.
Şimdi Ekrem İmamoğlu'nun 25 yıl hapsi isteniyor. 5 sefer siyasi yasak isteniyor. Ankara'da MİT eliyle tetiklenen süreci ifşa etmiş o an için ifşanın üzerinden durdurmuştuk. Muhalefetin tüm olanakları televizyon kanalları haber yapan gazeteciler baskı altına alınıyor. Bu sivili darbe girişimi CHP'ye karşı da kirli bir planın içinde. Bir meczubun hakaretine karşı açılan davayı alıp Ankara'ya yollayıp, 1,5 yıldır tutup her seferinde de Erdoğan'a haber uçurup kürsülerden bizi bu konuya çekmeye çalışıp. Orada çünkü girip tartışsak AKP'nin parmağı gözükmeyecek. Parti bunu yapmamış ve bir vesile bunu tartıştırılabilir hale gelindiğinde soruşturmaya çağrılmalar, CHP'nin hep birlikte yaşadığımız. Bugün 81 il başkanı omuz omuza partilerinin yanındalar.
“MEMLEKETİN GERÇEK SORUNLARINI DİLE GETİRECEĞİZ”
Yapılan bütün baskılardan sonra hep birlikte cumhurbaşkanı adayımızı belirleme bunu da 1 kişi 10 kişi ile değil 1 milyon 600 bin kişiyle aldığı kararı, 28'ine kadar kaydettiğimiz herkesin cumhurbaşkanı adayına oy vereceğini bildiğinden adayımızı da belirlemiş bir şekilde erken seçim sandığını en kararlı bir şekilde isteyeceğimizden. Memleketin gerçek sorunlarını dile getireceğimizden, emekliye asgari ücretliye vermeyen herkesi yoksullaştıran bunlara karşı onları istediği gündeme değil milletin gerçek gündemine seçime ve iktidara odaklanacağımızdan…
“DURAMAM DEYİP BİR DARBEYE KALKIŞIYOR”
O endişe ile CHP bir yola girdi. Bu girdiği bir yol benim iktidarın gitmemin yoludur. Bu birliktelik 31 Mart'ta Türkiye İttifakı ile bütün demokratların ayağa kalmasıyla, partimizin ilk yenilgisini bize tattırdı diyen, partisin ön seçime girecek karşıma aday o gelirse gelip beni 5'inci kez yenecek diyen birinin ve CHP'de herkes gerektiği yerde fedakarlık yapmaya ama bu baskı iktidarının değiştirmeye and içtiler karşılarında duramam deyip bir darbeye kalkışıyor. Bu darbe bugün yapılırsa bu iktidara karşında ben dururum. 15 Temmuz'da nasıl durduysam yine sahip çıkarım.
“EKARTE ETMEYE ÇALIŞANLARA KARŞI DİMDİK AYAKTAYIZ”
Bugün sistematik bir şekilde yönettiğiniz darbe ittifakını görmüyor değiliz. O darbe ittifakı bugünkü cumhurbaşkanına değil bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapmaya çalışmaktadır. Bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yolluya ekarte etmeye çalışanlara karşı dimdik ayaktayız. Önseçim yapmayalım diye partimizin yönetimine göz dikenlere teslim olmayız. Varsa onların içerden işbirlikçileri Tayyip Erdoğan'ın çukuru sizin de yerinizdir. Bu partiyi muhalefeti böldürtmeyiz. İktidarı alacağız. Hiçbir darbeden medet ummadık hiçbir darbeye de teslim olmadık