Post-Truth çağ ve hakikat

Post-Truth, 'hakikat ötesi', 'hakikat sonrası', 'hakikatin önemsizleşmesi' gibi birçok farklı anlamı ifade eden önemli bir kavram. Son yıllarda birçok akademik çalışmaya konu olmuş, günümüzde içerisinde yaşadığımız toplumda sıklıkla örneklerini gördüğümüz bir durum konumunda yer almakta. Post-truth ve hakikat arasında nasıl bir ilişki bulunmakta?

Post-Truth çağ ve hakikat
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Özellikle Birleşik Krallık’ta gerçekleşen Brexit oylaması ve Donald Trump’ın Amerikan Başkanlık Seçimlerinde rakiplerine karşı avantaj elde etmek amacıyla müphem olan olayları ortaya çıkarmak, kanıtı olmayan iddialarla toplumun zihnini bulanıklaştırmayı hedeflemek üzerine kurduğu kampanya sürecinde yoğun bir şekilde kullanılmıştır.

2016 yılında Oxford Dictionaries tarafından yılın kelimesi olarak seçilen post-truth kavramı en temel ifadeyle, “Nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu” olarak tanımlanmaktadır (Oxford Languages).

Post-truth çağ ise siyasi liderlerin, politik aktörlerin ve kutuplaşmış kitlelerin yani toplumun, “yeni hakikat belirleyicileri” olarak atfettiği kişilerin ve toplumsal kurumların hakikat kavramına meydan okudukları, her açıdan eşi benzeri görülmemiş bir çağa işaret etmektedir.

Post-truth çağın özünde yer alan yalan haberler, hakikatin çarpıtılarak topluma aktarılması ve çeşitli komplo teorileri günümüzde kriz ve salgın hastalık gibi risk dönemlerinde ve toplumsal çatışmaların yaşandığı anlarda sıklıkla üretilmektedir.

Post-truth çağ içerisinde bireyler; hakikatin varlığını sorgulamakta, duyguları gerçeklerden çok daha önemli görmekte, herhangi bir konuya doğru hissettirdiği için inanmaktadır. Günümüzde bu durumun sıklıkla görüldüğünü ifade etmek mümkündür.

Hakikatin öneminin yitirildiği, değersiz hale geldiği post-truth çağ içerisinde medya kuruluşları, ekonomi ve siyasi gündem haberlerini sahip oldukları ideolojik görüşe, medya sahipleri ve gücü elinde bulunduran politik aktörlerle kurdukları ilişkilere, gazetecilerin kendi ideolojik görüşüne ve haber kaynakları ile kurdukları ilişkilere, yayın politikalarına, sembolik seçkinlerin söylemlerine göre inşa etmektedir.

Post-truth çağ içerisinde yazılı basın tarafından topluma aktarılan ekonomi ve siyasi gündem haberleri, bireylerin ekonomi ve siyasete yönelik hakikatten uzaklaşmasına, hakikatin anlamını kaybetmesine ve gerçekliğin yozlaştırılmasına da neden olmaktadır. Dolayısıyla, post-truth çağ içerisinde gazetecilerin haberleri haber değeri kriterleri ve profesyonel gazetecilik kodları ile yapmaları imkânsız hale gelmekte ve gazetelerin yayın politikaları, sahiplik yapıları, ideolojileri, politik aktörlere olan bağımlılıkları ön plana çıkmaktadır.

 

Haber Merkezi 

Bakmadan Geçme