Profesyonel hayatı bıraktı, Türk Mitolojisi ile edebiyat dünyasına hızlı girdi

İlhamını mitolojiden alan fantastik romanlarıyla çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin hayranlığını kazanan Gülşah Elikbank'ın 11 kitabı bugün raflarda. Onun ise yazma arzusu hala ilk günkü heyecanıyla devam ediyor. Gülşah Elikbank ile söyleşimiz:

Gülşah Elikbank'ı tanıyabilir miyiz? 
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni 2003'de bitirdim. Yüksek lisansımı Marmara Üniversitesi'nde yönetim psikolojisi alanında yaptım. İletişim Fakültesi'ni okudum ama kariyer planımda gazetecilik olmadı. Hayatın garip cilvesi, şu anda Yeni İzmir Gazetesi'nin köşe yazarıyım. Üniversite okurken, 19 yaşında turizm firmasında çalışmaya başladım. 24 yaşında o firmanın üst düzey yöneticisiydim. Ancak mutsuz olduğumu farkettim. Yapmak istediğim şey, İstanbul dışına taşınmak ve roman yazmaktı.

Yazarlık serüveni böyle mi başladı?
İlk romanımı İstanbul'da yazdım. Siyah Nefes. Benim gibi büyük şehirde boğulan kadını anlatıyordu. Ancak roman fantastik dünyada geçiyor. O kitap sonra Türkiye'nin ilk fastastik üçlemesine dönüştü. Siyah Nefes'ten sonra Mavi Dağ ve Kızıl Ölüm geldi. Bütün halinde yazdım. Sonra üç kitaba böldük. Lanetli bir kasabada geçiyor. Benim metaforik anlatımımda dünya aslında burası. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Dünya mı lanetli bir yer yoksa lanetli bir yer dünyadan daha mı iyi? Psikoloji masterinin de faydası oldu. Kendi iç dünyamda bir takım sıkıntılar yaşıyordum. Bu üçleme ile depresif halimden kurtuldum, yazarak terapi uygulamış oldum. Bu etkiyi okuyanların da aldığını farkettim yorumlardan.

İlk kitabın böyle bir etkileşim alması sizi nasıl etkiledi?
Yazmanın da okumanın da böyle bir etkisi var diye düşünüyorum. Okuyanlardan "rüyamda bile o kasabayı görüyorum, kasabada yaşıyor gibi hissediyorum" yorumları geldi. Hatta bunu tek başına bir yazar yazamaz diyenler oldu. Zaten kadın yazar elinden çıkan ilk fantastik romandı. Yazarken Anadolu motifleri ve Türk mitolojisinden ilham aldım. O tarihe kadar fantastik romanlar hep batı kültürüne özenilerek yazılmıştı. Siyah Nefes bu anlamda ilk kitaptı. Lanetli bir kasabada geçiyor. Ana karakteri istediğinde kara kediye dönüşebilen bilge bir kadın. Türk kültüründe kara kedi lanetli, uğursuzdur. Çok bizden bir kitap oldu. Şamanlar var. Bizim mitolojimizde olanları öğrenmiyoruz. Batı kültürü yazılınca etkileniyoruz. Oysa Türk mitolojisinde, özellikle İslam öncesi mitoloji, kültür çok zengin.

ÇALIŞMAK ZORUNDA HİSSETMENİN BASKISI BENİ NEGATİF ETKİLEDİ

Yazar olma isteği aslında ne zaman başladı?
8 yaşından beri yazıyorum aslında. Babasız büyüdüm ve annemin de yönlendirmesiyle ayaklarımın üzerinde durabilmek için çok erken çalışmaya başladım. Yazar olma lüksüm yoktu. Yükün ağırlığı ile bunalım yaşadım. Yazarlık parasal olarak rahata kavuştuğunuzda yapılabilecek iş. Ekonomik bedeli var. Bir süre zorlansam da hayatımı idame ettirebilirim kararıyla çıktım yola. Her şey da parayla olmuyor dengelemek lazım. Zor süreci atlattım. Yazar olarak kendimi kabul ettirdim.  

İlk kitabınızı yazdınız, basılması nasıl oldu?
Kitabı yazıp, yayınevlerine gönderdim. O süreçte hamileydim, doğuma odaklandığım için unuttum yayınevlerini de kitabı da. Bir gün alışveriş yaparken yayınevi aradı. Konuya adapte olmakta bile zorlandım. Görüşmeye gittim. Konu ilginç gelmiş ve kitap basıldı. 2010 başında edebiyat dünyasına girmiş oldum.

KİTAPLAR
Siyah Nefes, Mavi Dağ, Kızıl Ölüm (Günebakan üçlemesi), Aşkın Gölgesi, Uykusuzlar, İhtimal, Yalancılar ve Sevgililer, Aşıklar Gece Ölür, Delirmiş Evrenin Ortasında. Medusa'nın Pusulası, Zehirli Hayal (Çocuk kitapları)