Sakız Ağacını Çeşme'ye yeniden kazandıran adam: Metin Gemici
Sakız ağacının mutfaktan sanata, doğa korumadan ekonomiye kadar olan katkılarını keşfeden Gemici, Çeşme'ye bir Sakız Müzesi kurma hayalini de sürdürüyor. Peki, bu değerli ağaç bölge için neden bu kadar önemli? Sakız ağacının bonzai formunda üretimi nasıl bir başarı hikayesine dönüştü?
Metin Gemici, çocukluk yıllarından itibaren sakız ağacına duyduğu derin sevgiyle, bu değerli ağacı Çeşme’ye yeniden kazandırmak için 30 yıl boyunca aralıksız çalıştı. Çeşme Çiftlikköy’de doğup büyüyen Gemici, çocukken tarlarının kenarında ve dağlarda gördüğü sakız ağaçlarına olan merakını hiç kaybetmedi. Bu ilgisi onu, sakız ağacını derinlemesine araştırmaya ve bölgede tekrar canlandırma çabalarına yöneltti.
Sakız ağacının 100’den fazla alt türü olduğunu belirten Gemici, bu türlerin en iyisini bulmak için uzun yıllar boyunca araştırmalar yaptı. 1996 yılında sakız ağacını tohumdan değil, en verimli sakız veren türden çelikleme yöntemiyle üretmeye başladı. Çalışmaları sonucunda, bugün Çeşme’de herkes bu değerli ağacın fidanına kolaylıkla ulaşabiliyor.
Gemici, Çeşme’de sakız ağacının yok oluş süreci yaşadığını, 400 kadar anıt ağacın kaldığını ifade ediyor. Ancak Gemici’nin en büyük hayallerinden biri de bu ağacı gelecek nesillere tanıtacak bir Sakız Müzesi kurmak. Bu müzeyle 30 yıllık tecrübesini, ürettiği fidanları ve bu alandaki birikimlerini kültürel bir miras olarak Çeşme’ye kazandırmayı hedefliyor.
Metin Gemici, yetenekleriyle de dikkat çekiyor. Dünyada ilk kez sakız ağacının minyatürünü bonzai formunda üretmeyi başardı. Üstelik bu bonzai ağaçlarını, Çeşme’nin tarihi ve kültürel yapılarıyla (eski çeşmeler, kiliseler, evler, damlar) bir araya getirerek özgün kompozisyonlar oluşturuyor.
Sakız ağacının erozyon önleyici özelliğine de dikkat çeken Gemici, iyi bir sakız ağacının kalitesini belirleyen unsurları şöyle sıralıyor: Güzel kokması, çizildiğinde bol ürün vermesi, kurumasının iyi olması, damla sakızının cam gibi parlaması ve tadının genizi yakmaması.
Gemici, sakız ağacının Haziran ayında çizildiğini ve Çeşme’nin poyraz rüzgarının ürünün daha hızlı kurumasını sağladığını belirtiyor. Ayrıca, ayın olmadığı dönemlerde yapılan çizimlerin çok daha kaliteli ürün verdiğini de yılların deneyimine dayanarak ekliyor.
Sakızın mutfaktaki kullanımına da özel ilgi gösteren Metin Gemici, Osmanlı döneminden kalma tariflerle damla sakızından yapılan sakızlı soğanlı etli yahni ve fırında sakızlı balık gibi yemekler hazırlıyor. Bu geleneksel lezzetleri günümüzde yaşatarak, damla sakızının zengin gastronomik geçmişini de Çeşme’ye kazandırmayı hedefliyor.
Metin Gemici’nin evi adeta bir okul gibi. TÜBİTAK’tan National Geographic’e, üniversitelerden akademisyenlere kadar birçok ziyaretçisi olmuş. Son olarak, Çeşme’nin sakız ağacının anavatanı olduğunu ve bu iklimin sakız üretimi için çok uygun olduğunu vurgulayan Gemici, sakızdan elde edilecek gelirle bölgenin ve ülkenin ekonomisine önemli bir katkı sağlanabileceğini belirtiyor.