Sokak sütü ucuz ama riskli
ULUSAL Süt Konseyi, 9 Ağustos 2024 tarihli toplantısında Nisan ayında belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatını değerlendirdi ve mevcut fiyatın devamına karar verdi. Ancak, bu fiyatın marketlerde tüketiciye ulaşana kadar 2-3 kat arttığı görülüyor.
Yüksek fiyatlar, dar gelirli tüketicileri kayıt dışı ürünlere, özellikle de sokak sütüne yönlendiriyor. Türkiye’de çiğ sütün yaklaşık yarısının kayıt dışı satıldığını belirten Gıda Mühendisi Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Uğur Toprak, bu sütlerde çeşitli hileli işlemlerin uygulanabildiğini söyledi.
Sokak sütlerinde Soğuk zincir sağlanmadığı için mikroorganizma yükünün arttığını ve evlerde kaynatıldığında vitamin kaybı ile renk ve lezzet değişikliklerinin meydana geldiğini de belirten Toprak, sokak sütü satışı yasaklanmış olmasına rağmen, denetim eksikliği ve bilgi kirliliği nedeniyle hala büyük bir sorun teşkil ediyor. Sosyal medyada yer alan yanlış bilgiler ve spekülatif söylemler de sokak sütünü teşvik ediyor” dedi.
Süt konusunda Toprak’ın görüşleri şöyle:
Sağlıklı süt tüketimi için soğuk zincir ve endüstriyel süreçler önemlidir. 2017 yılında yürürlüğe giren “Çiğ Sütün Arzına Dair Tebliğ” ile çiğ süt kontrol altına alınmaya çalışıldı, ancak denetimlerin etkin yapılması gerekiyor. Denetimsiz çiğ sütler sağlık riski taşıyor ve ciddi hastalıklara neden olabiliyor. Pastörize ve uzun ömürlü sütlerde ise bu riskler bulunmuyor ve bu sütlere ulaşmak bir insan hakkı aynı zamanda.
Maliyetlerin düşürülmesi için süt üreticilerine verilen destekler artırılmalı, aile çiftçiliği ve kırsal kalkınma teşvik edilmelidir. Üretici birlikleri ve kooperatiflerin kurulması, denetimlerin sıkılaştırılması ve kayıt dışı üretimin önlenmesi gerekmektedir. Yerel yönetimler sürece dahil edilmeli ve pastörize süt tüketimi teşvik edilmelidir. Bilgi kirliliği ile mücadele için uzman kuruluşlarla işbirliği yapılmalı ve toplum doğru bilgilendirilmelidir.
Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki fark her geçen yıl artmakta ve bu durum ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Süt ineği ve yem hammaddelerinde dışa bağımlılık ve döviz artışı, girdi maliyetlerini yükseltmekte, bu da süt fiyatlarını olumsuz etkilemektedir. AB standartları yerine Türkiye’nin şartlarına uygun yem-süt paritesi belirlenmelidir. Süt fiyatlandırmasında üreticinin mağduriyeti göz önüne alınmalı ve eğitim destekleriyle kaliteli üretim teşvik edilmelidir.
SÜT MALİYETLERİNİ DÜŞÜRMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
1-Yem hammaddelerinde dışa bağımlılığı azaltmak için yerli üretim teşvik edilmeli, ar-ge çalışmalarıyla verimlilik artırılmalıdır.
2-Dövize bağlı maliyetlerin düşürülmesi için tarımda yem ve enerji verimliliği artırılmalı ve alternatif enerji kaynakları kullanılmalıdır.
3-Üreticilerin bir araya gelmesini sağlayacak kooperatifler ve birlikler güçlendirilmeli, toplu alımlarla maliyet avantajı sağlanmalıdır.
4- Çiftçilere modern üretim teknikleri ve verimlilik artırıcı eğitimler sunulmalı, ileri teknoloji ile üretim desteklenmelidir.
5- Gübre, ilaç, enerji gibi girdi maliyetlerini düşürmek için devlet destekleri artırılmalı ve sürdürülebilir tarım yöntemleri yaygınlaştırılmalıdır.
7- Yerel yönetimlerin süt üretim süreçlerine dahil olması, lojistik ve dağıtım maliyetlerinin düşürülmesi konusunda etkili organizasyonlar planlanmalıdır.
7-Kırsal kalkınma projeleriyle aile çiftçiliği desteklenmeli, küçük ölçekli üreticilerin rekabet gücü artırılmalıdır.
8- Türkiye’nin gerçeklerine uygun yem-süt paritesi gibi politikalar geliştirilmelidir.