Son dakika! Mitinglerden sonra Özgür Özel'den kritik açıklama
Son dakika haberi... CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Grup Toplantısı'nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu
Son dakika haberi... CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Grup Toplantısı'nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu
CHP Lideri Özel’in yaptığı açıklamalardan öne çıkan satır başları şu şekilde:
Geçtiğimiz cumartesi günü Yozgat'taydık. Yürekten teşekkür ediyorum. Milletin, milletin efendisi olan çiftçilerimize, köylülülerimize, geçim sıkıntısı içindeki emeklilerimize, yok sayılan, hor görülen kadınlarımıza, hayalleri çalınsa da bir umuda tutunan gençlerimize, Yozgat Meydanı'nı doldurdukları için, dosta güven, olmayana kaygı verdikleri için ve "Biz buradayız! Meydan boş değil. Meydan bu meydan! Yozgat burada!" diyenlere yürekten teşekkür ediyorum.
“HEMEN KARŞILARINA JANDARMA DİKİLDİ”
19 Mart başarısız darbe girişimi püskürtülürken, 7 gün boyunca Saraçhane direnirken, 2 Nisan'da Yozgat'ta traktörleriyle konvoy yapan çiftçilerimiz önce Türkiye'nin sonra dünyanın gündemine oturdular. O gün 20 traktör köylerinden çıktılar, şöyle bir tur attılar ve birilerinde inanılmaz rahatsızlık yarattılar. Hemen karşılarına jandarma dikildi. Köylülere destek vermesi gereken, prim yattı dekontunu getirmesi gerekenler ceza pusulalarını getirdiler.
“KARŞISINDAKİ CEBERRUT HÜKÜMETİ GÖRDÜ”
Ve o gün bütün Türkiye Yozgat'tan çıkan sesi ve karşısındaki ceberrut hükümeti gördü. Biz durmamız gereken tarafta durduk. Çiftçilerimizin yanında durduk. Biriyle telefonda konuşurken, "Yozgat'a gel, Yozgat'a. Bir miting de Yozgat'ta." dedi. Dedim, "Tamam Yozgat'ta." Bunu söylediğim bütün arkadaşlarımız büyük bir heyecan duydular. Kimileri, "Yozgat'ta miting boğulur. CHP Yozgat'ta 1000 küsur oy almış. CHP yüzde 2 oy almış, 4 oy almış Yozgat'ta zaman zaman. Son yerel seçimlerde yüzde 2 oy almış. Ne işiniz var Yozgat'ta? Heyecanı söndürmeyin. Güçlü olduğunuz yerlere gidin. Oralardan ses verin." diyenlere karşı biz kalbimizin sesini dinledik.
“ADALETSİZLİĞİN SEMBOL KENTLERİNDEN BİR TANESİ”
Yozgat'ın sesini dinledik ve bu meselenin çok derinden gelen, uzun süredir biriken her türlü adaletsizliğe, gelir adaletsizliğine, vergideki adaletsizliğe, eğitimdeki adaletsizliğe, mahkemedeki adaletsizliğe, tüm adaletsizliklere biriken bu isyanın, bu memleketin bir evladının sırf cumhurbaşkanı adayı olacak diye, sırf son girdiği 4 seçimde de AK Parti'yi yendi diye, "İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır." bilgisine, kabulüne, "İstanbul'u kazandı, Türkiye'yi de kazanacak." korkusuna önüne set çekilmesi, diplomasının iptal edilmesi, sabahın köründe evinden alınıp, mahkeme, evinden alınıp emniyete, 4 gün sonra mahkemeye götürülmesi bardağı taşırdı. Her türlü adaletsizliğe isyan eden Yozgat artık o vakitten sonra bu adaletsizliğin sembol kentlerinden bir tanesi, buna isyanın sembol kentlerinden bir tanesi oldu.
“TRAKTÖRLERLE GİREREK YOZGAT'LA BULUŞTUK”
Tayyip Bey'in dolduramadığı kısmı da doldurarak, onun kendi teşkilatını azarladığı boşlukların da tamamını doldurarak, meydanlara sığmayarak ve elbette o meydana yine traktörlerle girerek Yozgat'la buluştuk. Sağ olsunlar, o günden bugüne bütün televizyonlar bu görüntüleri konuşuyor.
“DEMEK Kİ 99'U BİZİMLE BİRLİKTE DEĞİLMİŞ”
AK Partili kalemler karar veremiyorlar. Traktör sayısında birbirleriyle kavga ediyorlar. Biri 500 demiş, öbürü saymış 354'müş. Öbürü hesap yapmış. Yozgat'ta 35.000 traktör olacakmış. Yüzünden biri gelmiş. Demek ki 99'u bizimle birlikte değilmiş. Vallahi Türkiye'nin gündemine oturan, bütün dünyaya sesini duyuran, günlerdir yandaş kanalların gündemini belirleyen Yozgatlıların ve Yozgatlı çiftçilerin alnından öpüyorum. İyi ki varlar. Birilerinin kimyası bozuldu.
“ARTIK TÜRKİYE'DE SAFLAR NETLEŞTİ”
Oy kendilerine verilice Anadolu irfanı diyenler, Yozgat haksızlığa karşı susmayınca etmedik hakaret bırakmadılar. İşte bunların Anadolu'ya bakışı, Anadolu halkına bakışı, Anadolu irfanından anladıkları budur. Onların yanında olunduğunda makbul olanları, olmadığında merdut ilan edenler, reddedilmiş ilan edenler bugün Türkiye'de iktidardadır. Bu yüzden, bu yüzden o güzel buluşmaya gelen, katkı koyan, hatta Yozgat'ta olan, yüreği meydanda olan ama o günlük çıkamayan, Yozgat'ta olmayan ama Yozgat'taki o meydanda kendini bulan herkese şunu söylemek isteriz: Çok net bir durum var. Artık Türkiye'de saflar netleşti. Biz saflaşmadan, kamplaşmadan, kutuplaşmadan yana değiliz. Biz kardeşlikten, kucaklaşmadan, zorluklarla birlikte mücadele etmekten yanayız. Artık bir tarafta yokluktan, yoksulluktan, işsizlikten, adaletsizlikten yılmış milyonlar var. Karşıda bu düzen sürsün, iktidarımız sürsün ne olursa olsun diyen bir avuç muhteris var.
“TÜM GÖRÜŞLER HEP BERABERİZ”
Biz bu işin sağını solunu, parti ayrımlarını bir kenara bırakıp demokrasiden yana olanlarla otokrasiden yana olanların mücadelesinde 105 yıl önce bu Meclis'te, 1. Meclis'te başlayan halkın iradesini önceleyen, halk ne derse o olur diyen, oyu bir ara halktan alıp onu baş tacı edip sonra güç kaybedince ona sırt dönenlerin, burun kıvıranların, önünden sandığı almaya çalışanların, seçeceği cumhurbaşkanına karışanların, cumhurbaşkanı adayını alıp da hapse atanların karşısında sosyal demokratların yanında milliyetçi demokratlar, onların yanında muhafazakar demokratlar, liberal demokratlar, sosyalist demokratlar, Kürt demokratlar, Yozgat'ta olduğu gibi yan yana omuz omuza Aleviler, Sünniler, tüm mezhepler, tüm görüşler hep beraberiz. Biz Gazi'nin emaneti kurduğu demokrasiden, cumhuriyetten yanayız. Seçme seçilme hakkından, seçimlerde yarıştan yanayız. Yarıştan kaçanlara, diktatör olmaya çalışanlara, sandığı kaçıranlara karşı biriz, beraberiz ve millet olduğumuz için biz yine 105 yıl önce olduğu gibi kol kola, omuz omuza hep beraber olduğumuz için biz kazanacağız. Tek adamlar kaybedecekler.
“HİÇBİR SÖZ ABDULLAH AMCA'NIN SÖZÜ KADAR GÜÇLÜ DEĞİLDİ”
9 Ekim günü karar verdiler darbe yapmaya. İstanbul'a yolladılar darbenin adalet ayağını güya. Bir adalet sarayına, orada yargı eliyle her şeyi dizayn etsin, düzenlesin diye. O günden bugüne onlar bir sonraki cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı adayımıza kumpas kurmaya, onu, arkadaşlarını, arkadaşlarımızı itibarsızlaştırmaya uğraşırken biz de buna günbegün itiraz ediyoruz. Bu kürsüden operasyondan 3 hafta önce bir darbe mekaniğinin devrede olduğunu, adım adım ilerlediklerini, bunun bir darbe girişimi olduğunu ifade etmiştim. Daha sonra bu darbeye direndik. Darbenin başına cunta dedik ve birçok tanımlama yaptık. Buna karşı onlar da kendilerince geçmişte darbelerin mağdurları iken, geçmişin mazlumları iken şimdi zalim oldukları için, bir darbenin başında oldukları için, tertipçisi oldukları için, gücü milletten almak yerine milletten korktukları için kendilerini savunmaya çalıştılar. Bazen daha büyük tehditlerle, bazen bir adım geri atarak, bazen başkalarına saldırtarak, bazen bir adım, bir kelime eksik konuşup sanki makulmüş gibi davranarak ama bu darbedeki heveslerinden vazgeçmediler şu ana kadar. Bütün süreçte dünya kadar tanımlamalar, dünya kadar söz söylendi ama hiçbir söz Abdullah Amca'nın sözü kadar güçlü değildi. Bütün süreci özetledi. Abdullah Amca dedi ki: "Turbunan şalgamınan devlet idare edilmez. Adaletlen, hukukla idare edilir." dedi. Buradan Abdullah Amca'ya söz olsun. Organik tarım yapanlar gibi organik bir sloganı bulan, yüreğinde hisseden, o sloganı buram buram toprak kokan, Yozgat kokan Abdullah Amca'ya söz olsun. Bu düzen değişecek. Turplan, şalgamlan değil, adaletle yönetenler bu devletin başına gelecek.
“ÇOCUK YAŞTA ÇALIŞTIRILANLAR VAR”
Yarın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Biraz önce özel oturumda Türkiye'nin dört bir yanından gelen çocuklara bir selam verdik. Onların coşkusunu, onların gözlerinin içindeki pırıltıyı gördük. Ben buradan hem onların şahsında, Meclis'e gelen çocuklarımızın şahsında tüm çocuklarımızın bayramını kutluyorum. Ancak maalesef ülkemizde çocukların ağır sorunları var. Söylemek bile ağır. Ya bir ülkede çocuğun ağır sorunu olur mu? Maalesef var. Her 4 çocuktan biri öğün atlamak zorunda kalıyor evde. Her 3 çocuktan bir tanesi okula gidiyor ve okulda hiçbir şey yemeden evine dönüyor. Çünkü elinde beslenme çantası ya da cebinde kantinden bir simit alacak parası olmadığı için. Güvencesiz çalıştırılanların yanında çocuk yaşta çalıştırılanlar var. Nitelikli eğitimden mahrum bırakılan bir nesil, babasının, annesinin ekonomik durumundan dolayı hayata kapatamayacağı kadar farkla geriden başlayan çocuklarımız var. Ve ne yazık ki güvende tutamadığımız, koruyamadığımız çocuklarımız var. Geçen sene bugün, 23 Nisan'ın öncesinde yüreğinde bayram heyecanı olan Narin, Matya Ahmet ve daha 2 yaşında olan annesinin giydirip de bayram günü güzelce giydireceği sıla bebek yaşıyordu.
“ONUN BİLDİĞİNİ SAVCILAR BİLEMEDİ”
Bu rejim, bu ülke 2025 yılında, 2024-2025 yılı arasında, Meclis'in 105. yılında, Cumhuriyet'in 102. yılında Narin'i, Sıla'yı, Ahmet'i koruyamadı. Biri 2, biri 8, biri 14 yaşındaydı. Biri gördüğü cinsel saldırıdan sonra hastanede öldü. Bir diğeri bir gördüğüne tanık olduğu için öldürüldü, saklandı, günler sonra bulundu ama bir milletvekili "O köyde dostlarımız var. Her şeyi anlatamayız, biliyoruz." dedi.
Onun bildiğini savcılar bilemedi. Şu öldürdü diyemedi ve bu meselenin üstüne bir siyasi partinin, ittifak ortağının siyasi uzantıları rahatsız olacak diye küçücük Narin cinayetinin üzerine tam anlamıyla gerçekten gidilemedi.
“HUKUK DEVLETİNİ HAKİM KILACAĞIZ”
Ve hepimizin gözü önünde kaykay kıyafeti almaya giden 14 yaşında Ahmet Manguzi hunharca, barbarca, gözü dönmüşçe katledildi. Halen daha mezarına saldıranlar, annesini tehdit edenler, ailesiyle görüşen gazetecileri tehdit edenler var. Ellerinde güvercin resimleriyle, o güvercinlerin bacaklarına sardıkları uyuşturucu zulalarıyla, uyuşturucuyu yolladıkları yerlerle "Biz güçlüyüz." diyenler var. "Meydan okuyoruz." diyenler var. Bir yandan, bir yandan bu memlekette adalet arayan milyonlar, bir yandan adaletsizlikten dolayı, yaşadıkları haksızlıklardan dolayı evinden çıkamayan, karanlık odada ışığını açamayan anne babalar var. Bu yüzden bu Meclis'in kuruluşunun 105. yılında, Cumhuriyet'in kuruluşunun 102. yılında ant olsun ki bu memlekete hem siyaseten hem de her bir bebek için, evlat için, ana için, baba için hem güvenliği hakim kılacağız. Hukuk devletini hakim kılacağız. Adaleti hakim kılacağız. Çocuklarımızın karnını da doyuracağız. Onları koruyacağız. Bundan sonra kimsenin evladını bu memlekette sahipsiz bırakmayacağız.