Soyer'den yanıtlar

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, HalkTV’de çıktığı canlı yayında kent gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu

İzmir’in kurtuluşunun 100. Yılı 9 Eylül kutlamalarını odağına alan Başkan Soyer, kutlamaların birleştirici bir misyon yüklendiğini ifade ederken 9 Eylül akşamı yaptığı konuşmaya gelen eleştirilere de yanıt verdi.  “Osmanlı’yı yok sayma” eleştirilerine de değinen Başkan Soyer, Vahdettin ve Fatih Sultan Mehmet üzerinden konuya açıklık getirdi. Kutlamalara ilişkin genel bir değerlendirme yapan Başkan Soyer, “Ben daha Büyükşehir belediye başkanlığı kotuna talipken, bu Cumhuriyeti’nin 100’ncü yılını kutlamak bize nasip olacak, bizde bunu çok büyük coşku ile kutlayacağız diyordum. Göreve gelir gelmez bunla ilgili çalışmalara başladık. 9 Eylül’ün arkasında aylarca çalışma var. Çünkü bu hız çağında bazı şeyler kayboluyor. Geçmişimizi unuttuğumuzda sürdürülebilir bir gelecek üretmeniz mümkün değil. Ancak onları bilir ve unutmazsanız iyi bir gelecek sağlarsınız. Birinci amacımız buydu. Bir diğeri de insanların neşesini çaldılar. Kutuplaştırdılar, bizde bu eğlenceyi geri vermek istedik. 100’ncü yıl kutlaması ve hafızasının yenilenmesi, görsel bir şölen isteğimiz vardı bunlar birleşince milyonlar meydana aktı” dedi.

“BU VATAN HAİNLİĞİ DEĞİLSE NEDİR?”

Konuşmasının ardından özellikle “Osmanlı karşıtı olma” ve Yunanistan’a karşı ılımlı olma iddiaları üzerinden gelen tepkilere de yanıt veren Soyer, Vahdettin ile Fatih Sultan Mehmet’i kıyasladı ve “Nutuk’un 1. Sayfasında Mustafa Kemal Atatürk, ‘Samsuna çıktığımda genel durum ve görünüm: Ülkeyi savaşa sokanlar kendi hayatlarının derdine girerek ülkeden kaçmışlar’ diyor. Osmanlı bizim atamız. Selçuklu bizim atamız. Sadece bir fikre inanan insanların ataları değil ki. Ama Vahdettin ve Fatih Sultan Mehmet bir mi? Vahdettin ki… Fatih Sultan Mehmet Han’ın aldığı İstanbul’u düşmana teslim etmiş. Ve nihayet hayran olduğu İngilizlerin teknelerine binip kaçmışlar. Sizler bu haramileri, bu hırsızları bir tutabilir misiniz? Bu vatan hainliği değilse nedir? Biz bu gerçekleri söylemeliyiz ne paylaşacağız. Eğer bu milletimiz seviyorsak bunları ayırmak zorundayız. O Sevr’i imzalayanlar bir tutulamaz. Eğer bu milleti seviyorsak ve atalarımızın aziz hatırasına inanıyorsak biz bunları ayırmalıyız. İzmir’in en görkemli dönemlerini Osmanlı dönemlerinde yaşamış. Bizim Osmanlı’ya karşı olmamız gibi bir şey olabilir mi! Atalarımıza olan saygı niye birililerinin tekelinde olsun. Elbette sahip çıkarız” diye konuştu.

“İLK KURŞUN VE SON KURŞUN İZMİR’DEN ATILACAKTIR”

Konuşmasının, uyarıcı bir nitelik taşıdığının altını çizen Başkan Soyer, kullandığı ifadelerin yanlış yere çekilmeye çalışıldığına dikkat çekti ve “Biz çok gururluyuz. İzmirli olmanın onurunu yaşıyoruz. Ancak bizim o gün yaptığımız konuşmada içeriğinde de çok temel bir mesele var. Uyanık ol ey milletim, ey İzmirliler. 100 yıl sonra yine emperyalistlerin saldırıları ile karşı karşıya kalabilir yine savunmak zorunda kalabiliriz. Emin olun yine ilk kurşun ve son kursun İzmir’den atılacaktır. Biz barışı savunmak zorundayız. Biz barışı sonuna kadar savunacağız. Ancak bir emperyalist saldırı olursa ilk biz savacağız. Biz yunanın ismini bile ağzımıza almamışız. Bun neden yapıyorlar? Biz bütün emperyalistler için söyledik. O nedenle hepsini birden kastederek söyledik. Bunu neden yapıyorlar biliyor musunuz? Barış sözcüğünden bile toplumlarım bölme… Bu nasıl bir şey biliyor musunuz? O böl ve yönet bazı yöneticilerin çok işine geliyor. Çok seslilikle toplumları yönetmek zor olduğu için bölüp yönetmeye çalışıyorlar O yüzden atalarımızdan bile bölmeye çalışıyorlar. Ama biz ona düşmedik. Biz o çokluk içinde bir olmayı öğrendik. O gün insanlar olmayı bir olmayı ve neşeyi yaşadı. Bu tüm Türkiye’de de olabilir. Biz bu yüzden ısrarla İzmir diyoruz” diye konuştu.

“TARKAN’IN CEBİNE TEK KURUŞ GİRMEYECEK”

Son olarak İzmir gündeminde muhalefetin geçtiğimiz hafta dile getirdiği, Tarkan’ın konser için aldığı ücrete ilişkin soruyu da yanıtlayan Soyer, şunları söyledi; “Tarkan’ın cebine bir kuruş girmeyecek. O kadar yüce bir gönül ki hem doğayı hem toplumu hem barışı hem de mazlumun hakkını savuna böyle bir insan… Aldığı kaşe ücretinin hepsini hayıf işlerinde kullanacak. Tarkan hakikaten eşsiz bir dost. O kadar yüce gönüllü ki… Kaşe ücreti olarak alması gereken ücreti hayır işine aktaracak. Başlıkları konuşuyoruz. Yurt mu yapsın, kreş mi yapsın diye konuşuyoruz. Tarkan eşiz bir dost ve çok kıymetli bir star. Saçtığı ışık hepimizi aydınlatıyor.”