Startup yatırımlarında yapay zekâ zirveye çıktı

'Turkiye Startup Ekosistemi Yatırım Raporu' verilerine göre, yapay zekâ ve makine öğrenimi sektörü 2024'ün ilk yarısında 31 yatırımla en aktif, tüm zamanların en çok yatırım alan sektörü haline geldi. Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi (TRAI) tarafından hazırlanan yapay zekâ girişimleri haritasına göre yılın ikinci çeyreğinde eklenen 12 girişimle Türkiye'deki yapay zekâ girişimleri 350'ye ulaştı

Statrtup Centrum tarafından hazırlanan “Turkiye Startup Ekosistemi Yatırım Raporu” verilerine göre, yapay zekâ ve makine öğrenimi sektörü 2024 yılının ilk yarısında 31 yatırımla en aktif sektör haline gelerek tüm zamanların en çok yatırım alan sektörü haline geldi. Yapay zekâ ve makine öğrenimini 14 yatırım ile oyun, 11 yatırım ile sürdürülebilirlik & çevre, 10 yatırım ile fintech sektörleri izledi.

Bu dönemde yapay zekâ girişimlerinin sayısı da arttı. Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi (TRAI) tarafından hazırlanan yapay zekâ girişimleri haritasına göre bu yılın ikinci çeyreğinde eklenen 12 girişimle birlikte Türkiye’deki yapay zekâ girişimleri sayısı 350’ye ulaştı. Özellikle sağlık, eğitim, finans ve otomasyon gibi alanlarda kullanılan yapay zekâ tabanlı startup’lar, büyük bir büyüme potansiyeli taşıyor.

2024 yılında yapay zekânın başını çektiği startup ekosistemi de hareketlenerek 2023 yılındaki kötü performansının ardından tekrar yükseliş eğilimine girdi. Toplam 245 girişimin yatırım aldığı yılın ilk yarısında girişimlere toplamda 586,8 milyon dolar yatırım yapıldı.

Türkiye startup ekosistemi çekiciliğini koruyor
Bu rakam 2023’ün tamamındaki  yatırım tutarını geride bıraktı. KPMG Türkiye M&A ve 212 ekiplerinin hazırladığı “Türkiye Startup Yatırımları” raporuna göre 2022’de 1,84 milyar dolar olan toplam işlem hacmi 2023 yılında 497 milyon dolara düşmüştü. Toplam yatırım sayısı ise 297 olarak gerçekleşmişti.

Uzmanlara göre, 2023 yılında küresel ekonomide yaşanan makroekonomik zorluklar ve jeopolitik gerilimler girişim sermayesi yatırımlarının ve işlem hacminin düşmesine yol açsa da 2024 yılının ilk yarısında gerçekleşen sıçrama, Türkiye startup ekosisteminin çekiciliğini koruduğunu gösteriyor. 
Türkiye’de son yıllarda devlet teşvikleriyle Ar-Ge ve inovasyon projeleri, yenilikçi iş birlikleri ve girişimler daha fazla ilgi görmeye başladı. Bu sayede teknokentler, teknoparklar, Ar-Ge merkezleri, kuluçka merkezleri gibi startup’ları büyütecek yatırımlar daha fazla duyulur hale geldi.

Bu hareketlilik Türkiye’nin kalkınması bakımından da büyük önem taşıyor. Geleneksel iş modellerine oranla daha esnek, yenilikçi ve hızlı hareket edebilen startup’lar sadece ekonominin itici gücü olmakla kalmıyor, aynı zamanda işletmelerin ve endüstrilerin dönüşümünde de kilit bir rol oynuyor.

Sektörün öncü teknoloji üreticilerinden olan yerli teknoloji şirketi Cerebrum Tech kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Dr. R. Erdem Erkul, “Girişimcilik fikrinden beslenen startup’lar, yenilikçi fikirlerin, yatırımların önemsendiği ülkelerin sosyo-ekonomik kalkınması açısından önemli olmaya başladı” diyor. Erkul’a göre startup’ların esnek, çözüm odaklı ve uyum sağlayan yapısı, hızlı büyüme ve büyük etkiler bırakma gibi özellikleri dünyayı startup’lara yönlendiriyor.

İş dünyasında rolü giderek daha belirgin hale gelen startup’lar ekonomi döngüsünde de belirleyici çarkların arasında yer alıyor. Hızla büyüyen startup’lar, daha fazla işe alım yaparak istihdamı artırıyor. Yenilikçi fikir ve teknolojilerle piyasa rekabetini canlandıran bu yapılanmalar, geleneksel şirketleri de teknolojik gelişmeler ve dönüşümler doğrultusunda harekete geçmek zorunda bırakıyor ve klasikleşmiş yapıların iş döngülerini daha dinamik alanlara yönlendirerek payı genişletiyor.

Start-upların büyümesi, onları destekleyen bir ekosistem de oluşturuyor. Bu ekosistemde, startup’larla iş yapmak isteyen hizmet sağlayıcıları, yatırımcılar, danışmanlar ve diğer şirketler bulunuyor. Bu tür ekosistemler ekonomilere canlılık katıyor ve ekonomik büyümeyi teşvik ediyor.

Risk sermayesi ve diğer yatırımlar aracılığıyla finanse edilen bu yatırımlar, girişimcilik ekosistemini güçlendiriyor ve gelecekte daha fazla girişimcinin başarılı olması için zemin hazırlıyor. Bu da ekonomik büyümeyi ve yeniliği destekliyor.

Başarılı startup’lar, genellikle sadece yerel pazarlarda değil, ulusal ve uluslararası pazarlarda da rekabet edecek hale geliyor. Bu ta Türkiye’nin ekonomik rekabet gücünü ve ihracat potansiyelini artırıyor. 

Erkul’a göre,ülkemizde startup girişimleri  ve startup ekosisteminin genel görünümüne baktığımızda Türkiye ekonomisinin rekabete uygun olduğu, özel sektörün farklı girişimlere önayak olacak potansiyeli elinde bulundurduğu ve kamu sektörünün özel sektörle iş birliği yapabilecek düzenleyici rolü olduğu söylenebilir. Erkul, bu özellikleriyle Türkiye’nin startup ekosisteminden çıkan başarılı girişimlerin, yeni girişimlerin önünü açacağını ve gelişmekte olan ülkemizin ekonomisine katkı sağlayacağını belirtiyor,  “Bu sayede muasır medeniyetlerin seviyesine çıkıp yüksek katma değerli ürünlerimizi kendimiz üretip uluslararası pazarda yerimizi alabiliriz. Startup ekosistemine desteklerin ve ilgilerin artması; bilginin pratiğe, emeğe, teknolojiye ve sermayeye dönüşmesi için adımların atılması hepimizin yararına olacaktır.”

Bakmadan Geçme