Tahir Elçi kimdir? Neden öldürüldü?

Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi’nin ölümü, hala aydınlatılamayan suikastlerden biri olarak kamuoyunda geniş yankı uyandırıyor. Peki Tahir Elçi kimdir? Neden öldürüldü? Detaylar haberimizde...

Tahir Elçi, 1966 yılında Şırnak'ın Cizre ilçesinde doğmuş, Türkiye'nin en tanınmış insan hakları savunucularından biri olarak hayatını sürdürmüştür. Eğitimini Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlayan Elçi, 1992 yılında Diyarbakır’da serbest avukatlık yapmaya başlamış ve Diyarbakır Barosu’nda çeşitli yönetim görevlerinde bulunmuş, 2010-2014 yılları arasında da Baro Başkanlığı yapmıştır. İnsan hakları alanında aktif bir isim olan Elçi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın kurucuları arasında yer almış ve aynı zamanda İnsan Hakları Derneği üyeliği de yapmıştır. Hukuk ve insan hakları alanındaki ulusal ve uluslararası konferanslarda önemli katkılarda bulunmuştur.

“PKK, TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR”

Tahir Elçi, 14 Ekim 2015 tarihinde CNN Türk'te katıldığı bir programda, “PKK, terör örgütü değildir. Silahlı, siyasal bir harekettir” şeklindeki açıklamaları nedeniyle büyük bir tartışmanın odağı haline gelmiş ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla gözaltına alınmıştır. Bu süreçte Elçi'nin yurtdışına çıkışı yasaklanmış, ayrıca hakkında dava açılmıştır.

KİM ÖLDÜRDÜ?

28 Kasım 2015'te Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptığı sırada başına isabet eden bir kurşunla hayatını kaybetmiştir. Elçi'nin ölümünün ardından, olayla ilgili çeşitli iddialar ortaya atılmıştır. İngiltere merkezli Forensic Architecture kuruluşunun yaptığı bir araştırmaya göre, Elçi’nin ölümüne yol açan kurşunun, olay yerindeki üç polisten birinin silahından çıkmış olabileceği öne sürülmüştür. 

CİNAYET ADINLATILDI MI? 

Elçi’nin ölümünün ardından, hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda geniş yankılar uyandırılmıştır. Birçok şehirde protestolar düzenlenmiş ve olayın aydınlatılması talep edilmiştir. Cenazesi Diyarbakır Yeniköy Mezarlığı’na defnedilmiş, Elçi'nin ölümü, hukuk ve adalet mücadelesine adanmış bir yaşamın trajik bir sonu olarak hafızalarda kalmıştır.