Türkiye'de 'Entoloma' türünden 4 yeni mantar keşfedildi
Türkiye'nin biyolojik zenginlikleri arasında yer alan mantar türleri üzerine yapılan bilimsel çalışmalar meyvesini vermeye devam ediyor. Bu kez mantar çeşitlerine yönelik bir gelişme var.
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nden Doç. Dr. Oğuzhan Kaygusuz, 5 yıl süren kapsamlı araştırmaları sonucunda ‘Entoloma’ cinsine ait Türkiye’den dört yeni mantar türü keşfetti. Kaygusuz, bu keşifle Türkiye’de yetişen ‘Entoloma’ türlerinin sayısının 61’den 65’e çıktığını belirtti.
DNA Analizleriyle Tescillendi
Kaygusuz, Isparta, Denizli, Muğla, Burdur, Adıyaman ve Şanlıurfa illerinden topladığı mantar örneklerini laboratuvar ortamında inceledi. DNA barkod analizleriyle doğrulanan sonuçlar, uluslararası bilim insanlarının yer aldığı bir ekip tarafından değerlendirildi. Araştırma sonucunda:
Adıyaman ve Denizli’de bulunan mantarlar Entoloma brunneofibrillosum,
Burdur’daki mantarlar Entoloma humidiphilum ve Entoloma ochraceodiscum,
Denizli, Adıyaman ve Şanlıurfa’da tespit edilenler ise Entoloma colchicum türü olarak kaydedildi.
Araştırma, mikoloji (mantar bilimi) dünyasında büyük yankı uyandırırken, bulgular Alman Mikoloji Derneği’nin prestijli yayını “Mycological Progress” dergisinde yayımlandı.
Türkiye’nin Biyolojik Çeşitliliğine Katkı
Daha önce de sadece Aydın Kuşadası’nda yetişen ve “Volvarille turcica” adıyla tescillenen beyaz mantarı keşfeden Doç. Dr. Kaygusuz, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği konusunda önemli açıklamalarda bulundu:
“Türkiye, biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengin bir coğrafyaya sahip. Bu zenginliği korumak ve dünya bilim literatürüne kazandırmak büyük önem taşıyor. ‘Entoloma’ cinsi dünya genelinde yaklaşık 2 bin türle, Avrupa’da ise 400 türle temsil ediliyor. Ancak ülkemizde daha önce sadece 61 tür biliniyordu. Bu çalışmayla ülkemizden dört yeni tür eklemekten büyük mutluluk duyuyoruz.”
Koruma ve Araştırma Vurgusu
Kaygusuz, keşfin önemine dikkat çekerek, bu türlerin korunması ve bilim dünyasına kazandırılmasının, Türkiye’nin biyolojik değerlerini daha iyi anlamak ve tanıtmak adına kritik olduğunu vurguladı.
Bu önemli keşif, Türkiye’nin doğa zenginliklerinin daha fazla incelenmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.
