Vatan Partisi İzmir Büyükşehir Adayı Bolluk: Yeni 15 Temmuzlara kapı açarsınız
Yasin Gülcü/ YENİ İZMİR- Vatan Partisi, 10 Şubat'ta ilköğretim öğrencilerini Asteğmen Şehit Mustafa Fehmi Kubilay'ın katili...
Yasin Gülcü/ YENİ İZMİR- Vatan Partisi, 10 Şubat’ta ilköğretim öğrencilerini Asteğmen Şehit Mustafa Fehmi Kubilay’ın katili Esad Erbili’nin mezarına götüren İzmir İl Müftü Yardımcısı Oğuzhan Kadıoğlu hakkında Hükümet’i göreve çağırdı. Vatan Partisi, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Konak’ta basın açıklaması yaptı. Vatan Partisi İzmir Büyükşehir Belediye (İzBB) Başkan adayı Dr. Serhan Bolluk, vatan haini olarak yargılanan Esad Erbili’nin mezarına çocukları götürenlerin hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini vurguladı. CKD Genel Başkan Yardımcısı Av. Nuriye Kadan da ÇEDES’in öğrencileri cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırdığını belirterek ÇEDES’in iptal edilmesini talep etti.
“GEREĞİ YAPILMALI!”
Dr. Serhan Bolluk şöyle konuştu:
“Burada tabii hükûmetin büyük sorumluluğu var. Çünkü bu resmi bir iş. Bakın öyle herhangi bir tarikatın herhangi bir cemaatin ya da sivil toplum kuruluşunun bir eylemi değil. Bu eylem doğrudan doğruya Milli Eğitim Bakanlığı kapsamında yapılan bir eylem. Hadi bunu yaptılar. O zaman derhal gereği yapılmalı. Oradaki o görevliler bu işe ön ayak olan, oraya götürenler için gerekli önlemler alınmalı. Yapılması gereken budur. Bunların yayılmasını, daha fazla ayağımıza bağ olmasını önleyecek tek eylem budur. Bunu bekliyoruz. Buna müsaade edenler, yeni 15 Temmuzlara kapı açıyor.”
ÖNCE 31 MART SONRA MENEMEN
Dr. Bolluk, yaptığı basın açıklamasında Esad Erbili’nin sicilini İzmirlilerle paylaştı:
“Esad Erbili’nin önceden bir sabıkası da var. 31 Mart hareketindeki o gerici kalkışmanın yine önderlerindendir kendisi. 1909’da Irak’tan fetvalar veriyor. Taraftarlarını, 31 Mart gerici kalkışmasına dahil etmek için ayağa kaldırıyor. Esad Erbili, Menemen’deki gerici kalkışmaya ön ayak olmuş biridir. Mahkeme kayıtlarında bu suçu sabittir. İstanbul’dan Erenköy’deki evinden alınıyor olay yerinde yargılanıyor. Devrimci Türkiye Cumhuriyeti Kubilay’ın kanını yerde bırakmadı. Cumhuriyetin geleceğini tehlikeye atmaz. Hemen mahkemeler kuruluyor ve bu kişi yargılanıyor önce idama mahkum ediliyor. Sonra yaşı gereği hüküm, hapis cezasına çevriliyor.”
Menemen olayının ardından 1931 yılında düzenlenen mahkemeye atıf yapan Bolluk, şu ifadeleri kaydetti:
“Mahkeme sırasında önemli bir olay var. Mahkeme başkanı Orgeneral Mustafa Muğlalı dönemin yerel yöneticilerini kabahatli buluyor. ‘Siz zamanında bu işlerin neden farkına varmadınız? Biz Kubilay’ımızı niye şehit verdik?’ diyor. Erken bir kalkışma. Yeterince daha örgütlenememişler, planlayamamışlar başları ezilmiş. Mustafa Muğlalı buna da dikkat çekiyor. ‘Kolaylıkla hallettik bu işi ama siz uyudunuz. Siz yeterli tepkiyi göstermediniz. Bunların başını zamanında ezmediniz. Ve Kubilay’ımız elden gitti.’ Tarihteki bu beyanlar, bugün için önemli ve anlamlı.”
“CUMHURİYETE MEYDAN OKUYORLAR”
Müftü yardımcısına karşı gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söyleyen Bolluk, şunları söyledi:
“Tabi bu bir tarih. Ama biz o tarihi bir daha yaşıyoruz. Ne yapıyorlar? Çocuklarımızı alıyorlar. Bu zatın mezarı başına götürüyorlar. Anma yapıyorlar. Bir de bunu övüne övüne Sosyal medyada yayınlayarak haber veriyorlar. Resmen cumhuriyete meydan okuyorlar. Bu tür işler zamanında tespit edilip gerekli önlemler alınmazsa işte başımıza bunlar gelir, çocuklarımızı alırlar o hainin mezarına götürürler.”
“AYAK BAĞI OLUYORLAR”
Milli Eğitim Bakanlığının başlattığı ÇEDES projesinin, Türkiye’nin ilerlemesine engel olduğunu söyleyen Bolluk, şöyle konuştu:
“ÇEDES, başımıza bela. Çocuklarımızı mezara götürme işi o ÇEDES çerçevesinde yapılıyor. Bunlar akim teşebbüslerdir. Türkiye’yi yeniden o zamanlara şeriata, hilafete geri döndürmek imkansızdır. Bu insanlar, bir hayal içindedir. Ama ayağımıza bağ oluyorlar. Ayaklarımızdaki prangalar, bağlar bizim yürümemizi, koşmamızı önlüyorlar. Zor günlerden geçiyoruz. Doğru daha da zorlaşacak. Ancak Türkiye’nin önünde olağanüstü bir gelecek duruyor. İşte oraya ne kadar erken varabilirsek. Türkiye’yi dünyanın öncü ülkelerinden biri haline ne kadar erken getirebilirsek milletimiz için hepimiz için o kadar iyi olacak. Ama bunların varlığı o koşuyu, o ilerlemeyi önlüyor.”
ÇEDES=CUMHURİYETE DÜŞMANLIK
CKD Genel Başkan Yardımcısı Av. Nuriye Kadan da ÇEDES projesiyle cumhuriyet değerlerine düşmanlık yapıldığını vurguladı. Kadan, şunları söyledi:
“Daha dün 100. yılını kutladığımız üç devrim yasamıza aykırı davranışlar yapıldığı için buradayız. Cumhuriyetimizin yol haritası olan devrim kanunlarımız adeta çiğneniyor. ÇEDES Projesi kapsamında ne yazık ki devlet görevlileri çocuklarımızı Menemen olaylarının baş sanığı, azmettiricisinin mezarına götürüyorlar. Bir de değerler eğitimi adı altında yapıyorlar bu işi. Hangi değerlerden bahsediyoruz? Burada açıkça cumhuriyet değerlerine düşmanlıktan bahsediliyor.”
‘ÇEDES İLE MEB DİNSELLEŞİTİRİLİYOR’
“Milli Eğitim’in görevi cumhuriyetine bağlı, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, onu koruyan, paylaşımcı, hoşgörülü, dürüst ve ahlaklı çocuklar yetiştirmektir. Değerler eğitimi budur. Değerler eğitimi yalnızca dini eğitim de değildir. Ne yazık ki ÇEDES Projesi kapsamında 81 ilde okullarda okul dışı din görevlileri gelip işte böyle eğitimleri veriyorlar. Maalesef ÇEDES projesi, Milli Eğitimin dinselleştirilmesi projesidir.”
Valilik, ‘yalanlama” açıklamasını izah etsin
Müftülüğün düzenlediği etkinlik, basında yer alınca İzmir Valiliği de haberlerin gerçek dışı olduğunu iddia etmişti. Ancak İl Müftü Yardımcısı Oğuzhan Kadıoğlu, sosyal medya hesabından etkinliğin fotoğraflarını yayınlamıştı. Kadıoğlu, Valilik açıklamasının ardından da bu gönderisini silmedi. Bu durumu hatırlatan Dr. Bolluk, İzmir Valiliğine seslenerek şunları kaydetti:
“Şimdi Valilik makamı bu olayı yalanladı. Bir açıklama yaptılar ve böyle bir şey olmadığını beyan ettiler. Biz neye inanacağız? Valiliğin açıklamasına mı yoksa bu müftü yardımcısının sosyal medyada boy boy yayınladığı fotoğraflara mı? Çocukları götürmüş, türbenin orada fotoğraf çekilmiş. O fotoğrafları yayınlamış. Valilik açıklama yapmış ama o fotoğraflar müftü yardımcısının sosyal medya hesabında duruyor. O zaman Valiliğimizden bir talebimiz var bu yalanladığınız açıklamanın bir açıklaması olmalı. Niye böyle yaptınız? İzmirliler gerçeği merak ediyor.”