Vatandaş isyanda uzmanlar uyarıyor!
Yeniizmir.com'dan Melekşah Tufaner'in haberine göre, Merkez Bankası'nın faiz artırımından sonra Finansal Piyasalar Uzmanı Irmak Nural ekonominin...
Yeniizmir.com’dan Melekşah Tufaner’in haberine göre, Merkez Bankası’nın faiz artırımından sonra Finansal Piyasalar Uzmanı Irmak Nural ekonominin gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ülkenin cari açık veren bir yapıya sahip olduğunu, yani ithalatın ihracattan fazla olduğunu belirten Irmak, bu durumda yabancı sermayeye olan ihtiyacın arttığını ifade etti. Bununla birlikte, gelişmekte olan bir ülke olma nedeniyle tasarruf etmekte zorlanıldığını vurguladı. İnsanların birikimlerini kendi ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığını ve artan fiyatlarla birlikte bu ihtiyaçları karşılamada güçlük çektiklerini dile getirdi. Enflasyonun artışıyla birlikte özellikle eğitim ücretlerinde yaşanan yüksek artışın insanları daha fazla sıkıştırdığını ve tasarruf edememelerine yol açtığını belirten Nural, ’’ Bu inanılmaz bir artış demek. Bu cendereye sıkışmış olan halkımız hiçbir şekilde tasarruf edemiyor. Ülkenin de yatırımını yapabilmesi için tabi ülkenin de dış borçları ve iç borçları gibi borçları var ama dışarıdan gelecek olan finansman kaynaklarına da ihtiyacı var’’ dedi.
Yeni Merkez Bankası Başkanı’nın faiz artışı yapmasıyla bir rahatlama olduğunu ancak Ortodoks para politikasının devamının belirsizliğini koruduğunu aktaran Nural açıklamalarında şu ifadelere yer verdi: En son açıklanan Şubat ayı enflasyonunun beklentilerden çok yüksek gelmesinden dolayı yabancılar da tekrardan çıkış yapsak mı diyerek tereddüde girdiler. Yakın zamanda yeni Merkez Bankası Başkanı’nın gelmesiyle (bir önceki Merkez Bankası toplantısında faiz artırımı olmadığı için acaba bu Ortodoks para politikasının devamı olup olmamasıyla ilgili bir tereddüt yaratmış olabilir. Çünkü enflasyon beklentiden daha fazla yükseliyor. Yeni gelen Merkez Bankası Başkanı da ilk toplantıda beş puanlık bir artış yaptı. Dolayısıyla bu bir şekilde rahatlama getirdi diyebiliriz hem yurtdışında hem de Türkiye’deki bu Ortodoks politikaların devamını teyit etmesi açısından rahatlattı… Borsa’daki yükselişte bu politikadan çıkılmayacağını hatta normal beklentiler aslında bu yerel seçimlerden sonra faiz artırımı olması ama bunun beklenmeyerek seçim öncesinde faiz artışı yapmakta tereddüt etmeyen bir Merkez Bankası yönetimi olduğunu göstermiş oldu. Bu arada seçim öncesi tekrar dövizde, altında bir hareketlenme ve talebin olduğunu gözlemledik. Merkez Bankası döviz rezervlerinin de bir önceki haftaya göre 20.8 milyar dolardan, 19.8 milyar dolara düştüğünü gördük. Tabi bu da bir şekilde faiz artışına neden oldurdu. Bu Türk ekonomisinde yatırımcıyı, iş yapan kesimi giderek büyük bir cendere içine alıyor. Çünkü bir tarafta satışlarda azalma bekleniyor, iç tüketimde daralma oluyor. Diğer tarafta iş sahipleri kredi de bulamıyor. Kredi muslukları kapandı diyebiliriz… Bir tarafta yüksek faiz oranları yani kredi faizlerinin yüzde doksanlarda olduğu görüyoruz. Buna rağmen de bankaların kredi vermekte çekimser olduğu bir dönem yaşanıyor.
Hem ons altında hem de Euro’da değer kaybı yaşanabilir. Doğrudan para yatırımı olmadığı için sıcak para akışına ihtiyaç duyan bir ülkeyiz. Yabancı yatırımcıya yeterli güveni veremediğimiz için sıcak para girişi konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Faiz artışıyla, doları mümkün olduğunca sabitleyerek sağlamaya çalışacağız. Seçimlerden sonra döviz artışı sınırlandırılmaya, kontrol altına alınmaya çalışılırsa o zaman faiz artışlarının devamı beklenebilir, senaryolardan biri de bu.Ekonomi hakkında görüşlerini paylaşan vatandaşlar da, yerel seçimler öncesi ekonomiyi değerlendirerek çarşı ve pazarda fiyat istikrarının olmamasından dert yandı.
‘‘CEPTE PARA YOK’’
Para hiçbir şeye yetmiyor diyen 56 yaşındaki emekli bir vatandaş; “Her şey kötü, demin üç parça bir şey aldım 400 lira tuttu. Bu aldıklarımın iki öğüne yettiğini bile görmüyorum. Hiç iyiye gittiğimizi de görmüyorum. Bu pahalılık bana seçim sonuçlarını etkileyecek gibi geliyor. Parti tutar gibi takım tutanlar bile bu ekonomiden sonra değişecek gibi geliyor. Bir örnek vereyim seyyar olarak çağla badem satan bir arkadaşım var. İnsanlar da o kadar para yok ki biz seyyarız biz bile kartla ödeme yapalım, Iban varsa oraya atalım diye soruyorlar. Düşünün vatandaşın cebinde 50 lira, 100 lira para yok. Benim yine evim kendimin, hanımla beraber emekliyiz de ama ikimizin bir araya gelen parası bile bu ekonomide dayanmıyor. Her gün ellerim dolu eve gidiyorum markette aldıklarımız dolapta görünmüyor. Yiyiyoruz gidiyor, dün bir karpuz sordum dilimi sadece 185 lira olmuş. Bunu millet nasıl versin? Çok şükür ben yine alıyorum ama neden bir dilime 185 TL veriyorum? Buna bugün bu parayı verirsem yarın ki fiyatı ne olur düşünemiyorum. Bir yarım kilo kıyma yanına da bir yarım karpuz alayım desen zaten 500 lira ediyor. Bunun yanında daha pilavı, salatası yok. Bunu iki kişi yemesi için yapıyorsun peki evde çocuklar varsa ne yapacaksın? Giyimi daha saymadım bile” dedi.
SAMİME EKTİR