Zatürreye karşı bu önlemleri alın!
Görülme sıklığı sonbahar ve kış mevsiminde artan zatürrenin riski, kalabalık ortamda artıyor. Enfeksiyonlara bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada olsa da önlenebilir bir hastalık
Pnömoni, toplumda yaygın bilinen adıyla “zatürre” virüs, bakteri veya mantarlar nedeniyle akciğer dokusunda bulunan hava keseciklerinin enfeksiyonu olarak tanımlanıyor. Soğuyan havanın vücut direncini düşürmesi, grip gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarındaki artış ve mikropların kolayca yayıldığı kapalı ortamlarda sık zaman geçirilmesi nedeniyle zatürre sonbahar ve kış aylarında daha fazla görülüyor. Hastalık özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan yaşlılar, kronik hastalığı olan kişiler ile çocuklarda daha ciddi seyredebiliyor ve tablo hızlı bir şekilde kötüleşebiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, zatürre belirtileri fark edildiğinde tıbbi yardım almanın son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, “Hava keseciklerinde oluşan enfeksiyon oksijen alımını zorlaştırarak öksürük, yüksek ateş, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi semptomlara yol açıyor. Bu tür yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime başvurulması büyük bir önem taşıyor. Zira, zatürre enfeksiyonlara bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Tedaviye erken başlamak ise genellikle iyileşme sürecini hızlandırıyor ve komplikasyon riskini azaltıyor” diyor.
EN SIK SOLUNUM YOLUYLA BULAŞIYOR
Zatürre bulaşıcı bir hastalık ve çoğunlukla solunum yoluyla bulaşıyor. Hastalığa neden olan etkenlerin bulaşma riski, virüs veya bakterilerin türüne göre değişiyor. Kalabalık ortamlarda, hastane veya kapalı mekânlarda bulunmak bulaşma riskini artırıyor. Prof. Dr. Baran, zatürrenin en yaygın olarak solunum yoluyla bulaştığına işaret ederek, “Bakteriler, virüsler veya mantarların neden olduğu zatürre etkenleri hastanın öksürmesi, hapşırması veya konuşması sırasında etrafa yayılan küçük damlacıklarla sağlıklı bireylere geçebiliyor. Enfekte yüzeylere dokunduktan sonra ellerin ağza, buruna veya göze temas ettirilmesiyle mikroplar vücuda girebiliyor. Nadir olmakla birlikte, doğum sırasında veya sonrasında yeni doğan bebeklerde, anneden kan yoluyla bulaşma görülebilir” dedi.
EN YAYGIN GÖRÜLEN BELİRTİLERİNE DİKKAT
Zatürrenin belirtileri hafif ya da şiddetli olabiliyor. Prof. Dr. Reha Baran, zatürrenin belirtilerini şöyle sıraladı; “Balgamlı veya kuru öksürük, titreme ve aşırı terlemenin eşlik ettiği yüksek ateş, solunumun hızlanması ve nefes alıp vermede zorlanma ile halsizlik, en yaygın belirtileri oluşturuyor. Derin nefes alırken veya öksürürken batıcı bir göğüs ağrısı hissedilebiliyor. Baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, mide bulantısı ve kusma ile iştah kaybı zatürrenin diğer belirtilerini oluşturuyor. Özellikle yaşlılarda ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde bilinç bulanıklığı veya kafa karışıklığı da görülebiliyor.”
HASTANEYE YATIŞ GEREKEBİLİYOR
Zatürrenin tedavisi hastalığa sebep olan mikroorganizmaya göre değişiklik gösterse de genellikle antibiyotikler veya antiviral ilaçlar kullanılıyor. Bakteriyel zatürre vakalarında antibiyotiklerin en yaygın tedavi yöntemi olduğunu belirten Prof. Dr. Reha Baran, “Pnömoniye virüsler, örneğin grip virüsü neden oluyorsa antiviral ilaçlar kullanılabiliyor. Ateş, baş ağrısı ve kas ağrıları gibi semptomların hafifletilmesi için doktor tarafından ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaçlar önerilebiliyor” dedi.
Ağır zatürre tablolarında ise özellikle yaşlılar, çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olan hastalar için hastane yatışı gerekebildiğine işaret eden Prof. Dr. Reha Baran, bu durumda damar yoluyla verilen antibiyotikler, sıvı tedavisi ve oksijen desteği gibi daha yoğun tedavilerin uygulandığını belirtiyor.
BOL SU İÇMEK VE İSTİRAHAT ÇOK ÖNEMLİ
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Baran, zatürre oluştuğunda vücudun sıvı kaybına uğrayabildiğini vurgulayarak, “Bol su içmek, vücudun hidrasyonunu sağlamak ve mukusun incelmesine yardımcı olmak için önem taşıyor. Ayrıca vücut enfeksiyonla savaşırken yeterli dinlenme iyileşme sürecini hızlandırıyor. Dolayısıyla hastaların mümkün olduğunca dinlenmeleri gerekiyor” bilgisini veriyor.
ZATÜRREYE KARŞI 7 ETKİLİ ÖNLEM
Zatürre, aslında bazı önlemlerle büyük oranda önlenebiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, zatürre riskini önemli ölçüde azaltabilen önlemleri şöyle özetliyor:
Aşınızı yaptırın: Zatürre aşısı bu hastalığı önlemenin en etkili yollarından. Özellikle risk grubundakiler (5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üstü bireyler ve kronik hastalığı olanlar) için pnömokok aşısı öneriliyor. Ayrıca grip virüsü de zatürreye yol açabileceği için yıllık grip aşınızı yaptırmayı ihmal etmeyin.
Ellerinizi sık sık yıkayın: Mikropların yayılmasını önlemek için ellerinizi sık ve doğru şekilde yıkamanız önemli. Dışarıdan geldikten sonra, yemeklerden önce ve hasta bireylerle temas sonrası ellerinizi yıkamayı ihmal etmeyin.
Sigarayı bırakın: Sigara, akciğerlerin savunma mekanizmasını zayıflatıp zatürre riskini artırıyor.
Kalabalık ortamlardan kaçının: Salgın dönemlerinde, kalabalık ve kapalı ortamlarda bulunmak bulaşma riskini artırıyor. Bu tür yerlerden kaçının, gitmek zorundaysanız maske kullanın.
Hasta kişilerden uzak durun: Zatürre bulaşıcı olabileceği için hasta kişilerle yakın temastan kaçının.
Odanızı sık sık havalandırın: Bulunduğunuz ortamdaki mikrop miktarını azaltacağı için odanızı her gün en az 3 kez 15’er dakika havalandırın. Klimalarınızı düzenli temizletmeyi alışkanlık edinin.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirin: Sağlıklı bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla daha iyi mücadele ediyor. Dengeli beslenme, yeterli uyku ve düzenli egzersiz, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olur.