Bu bilgiler, Washington Üniversitesi’nin Sağlık Ölçüm ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME) tarafından yönetilen Küresel Hastalık, Yaralanma ve Risk Faktörleri Çalışması 2021’e dayanan yeni bir analizde ortaya çıktı.
Araştırmanın kıdemli yazarı ve IHME’nin direktörü Dr. Christopher Murray, bu düşüşün birçok nedeni olduğunu söylüyor. Bu nedenler arasında kadınların eğitim ve istihdamdaki artan fırsatları, doğum kontrolü ve üreme sağlığı hizmetlerine daha iyi erişim gibi faktörler yer alıyor.
Yeni analiz, 2021’de ülkelerin %46’sının nüfusu yerine koyma seviyesinin altında bir doğurganlık oranına sahip olduğunu tahmin ediyor. Bu sayı, 2100 yılına kadar %97’ye çıkacak, bu da dünyadaki neredeyse tüm ülkelerin nüfusunun yüzyıl sonunda azalacağı anlamına geliyor.
Doğurganlık oranları tüm ülkelerde düşse de, bu düşüş eşitsiz bir şekilde gerçekleşiyor. Bu durum dünya çapında canlı doğumların dağılımında bir kaymaya neden oluyor.
Çalışmaya göre, düşük gelirli bölgelerdeki dünyanın canlı doğum payının 2021’deki %18’den 2100 yılına kadar neredeyse ikiye katlanarak %35’e çıkacağı öngörülüyor. Sahra Altı Afrika, 2100 yılında gezegendeki her 2 çocuktan 1’ine tek başına ev sahipliği yapacak.
Canlı doğumların dağılımındaki bu kayma, dünya nüfusunu ikiye bölecek:
- Yüksek gelirli ülkeler yaşlanan nüfus ve azalan iş gücünün sonuçlarıyla karşı karşıya kalacak.
- Düşük gelirli bölgeler ise mevcut kaynakları zorlayan yüksek doğurganlık oranını sürdürecek.
Bu durum, “demografik olarak bölünmüş bir dünya” yaratacak.
Analizin bulguları:
- Küresel doğurganlık oranı 2100’e kadar 1.59’a düşecek.
- 2100’de ülkelerin %97’sinin nüfusu yerine koyma seviyesinin altında bir doğurganlık oranına sahip olacak.
- Düşük gelirli bölgeler, 2100 yılında dünyadaki canlı doğumların %35’ine ev sahipliği yapacak.
- Sahra Altı Afrika, 2100 yılında gezegendeki her 2 çocuktan 1’ine tek başına ev sahipliği yapacak.
- Dünya nüfusu 2100’de 8.8 milyara ulaşacak ve ardından azalmaya başlayacak.
Analizin sonuçları, dünya nüfusunun geleceği için önemli sonuçlar doğuruyor. Nüfus azalması ve yaşlanma, ekonomik büyüme, sosyal güvenlik sistemleri ve sağlık hizmetleri gibi birçok alanda zorluklar yaratabilir.
Bu bulgulara dayanarak, hükümetlerin ve politikacıların aşağıdakiler gibi politikalar geliştirmesi gerekiyor:
- Kadınların eğitim ve istihdam fırsatlarını artırmak
- Doğum kontrolü ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimi artırmak
Yaşlanan nüfusa ve azalan iş gücüne uyum sağlamak
HABER MERKEZİ
Yorumlar kapalı.