“Mezarlığın dili var”

Depreme yarı yıl tatilinde ailesinin yanında yakalanan Büşra Doğru, depremin yıkıcı etkisinden kurtulmak için psikolojik destek alıyor ve eskiye dönmüş Hatay’ı görmek için yaşıyor.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şaha ÇİMEN/YENİ İZMİR- Depreme yarı yıl tatilinde ailesinin yanında yakalanan Büşra Doğru, depremin yıkıcı etkisinden kurtulmak için psikolojik destek alıyor ve eskiye dönmüş Hatay’ı görmek için yaşıyor.

 Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 6 Şubat depreminin ardından depremzedelerin büyük bir kısmı bulundukları riskli bölgelerden farklı illere göç etti. En sevdiklerini, anılarını gerilerinde bırakarak yeni bir şehirde yeniden hayata tutunmak için bir yola çıkmışlardı. Üniversite öğrencisi Büşra Doğru da ailesiyle birlikte İzmir’e geldi. Aslen Hataylı olan Büşra Doğru, depremi sırasında ve sonrasında yaşadıklarını anlattı.  Yarıyıl tatili için ailesinin yanına giden ve depreme yakalanan Doğru, depremin acısını paylaştı.

mezarligin dili var whatsapp image 2023 04 10 at 11.04.35

Büşra Doğru

“Çıplak ayak sokaktayız”

 Deprem ilk olduğunda uykuya yeni daldığını belirten Doğru, “Sallandım ama deprem olduğunu pek fark edemedim. Yavaş yavaş sallandı. Hatay ara ara sallandığı için hemen bitecek sandım. Daha sonra şiddeti arttı. Yanımda ablam ve yeğenim vardı. Ablam beni uyandırmaya çalışmış ama uyanamamışım. O sıra ya şok halindeydim ya da uyku sersemiydim. Bilemiyorum. Ben sarsıntının durmasını yatağımda oturur vaziyette bekledim. Bir an durdu. Sonra bizi altan yukarı doğru fırlattı. Ben yataktan fırladım. Yataktan fırlayınca artık kurtuluş olmayacağını düşünmüştüm. Ardından koridora doğru koştum.  Bizim binamızın sağlam olması bizi kurtardı. Binamız kısmen sağlam yapıldığı için ailemle beraber ölmedik. Hayatta kaldık. Deprem anında binanın sağlam olup olmadığını bilmediğimiz için tüm aile olarak öleceğimizi zannetmiştik. Bizim evimiz 6. kattaydı. Merdivenlerden indik. Her yer çok karanlıktı ve aynı zamanda dışarı çıktığımızda da deli gibi yağmur yağıyordu. Ayağımızda çorap bile yoktu. Terlikle, sadece tişörtle çıkanlar vardı. Ben ve annem en azından birer battaniye alabilmiştik. Bizim arabamız da vardı. Arabası, hiçbir eşyası olmayan ve evi yıkılan insanların gün ağardığında sokakta ıpıslak bir şekilde, korkulu gözlerle evlerinin başında enkazlarının beklediğini görmek, mahallemin yıkılışını görmek bizi mahvetti.  Hava aydınlanmadan önce yıkımın bu kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştik. Hava aydınlanınca erkek kardeşimle etrafı görmek için arabadan indik. Her yer toz bulutu içindeydi ve deli gibi insan sesleri geliyordu. Sonrasında hangi mahalleye, sokağa gitsek karşımıza yıkıntılar çıkıyordu. Şehrim, çocukluğum, hatıralarım, mahallem silinmişti.

“Ailemiz parçalandı”

 Deprem sonrası ailesinin Hatay’ı terk etmek zorunda kaldığını belirten Doğru, “Ben İzmir’de üniversite okuduğum için yurtta kalıyorum. Annem ve erkek kardeşim Aydın’da dayımın yanında kalıyor. Ablam, iki çocuğuyla Çanakkale’de bir arkadaşında kalıyor. Ağabeyim Hatay’da. Çadırda kalıyor. Ağabeyim, avukat. Bürosu yıkıldı. Bürosu yıkıldığı için eğer, enkaz kaldırıldığı sırada orada bulunmazsa destek almada sıkıntı yaşayacaktı. O yüzden orada kaldı. Hepimiz parçalar halinde bir orda bir buradayız” dedi.

“Kefene muhtaçtık”

 Toplu mezarlar kazıldığını hatırlayan Büşra Doğru, insanların kedi cenazelerini kendilerinin gömdüğünü dile getirdi, “ Öyle ki kefen bile bulamadık. Biz kefen istemek durumunda kaldık. Kefen yardımı geldi. Bu çok acı bir şey. Bir aile yok oluyor ve onların cenazesi hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Bir apartman bir mahalle yok oluyor. Onları tanıyan insanları bile bulamıyoruz. Düşünün. Bu insanlar nasıl gömüldüler? Kimsesizler mezarlığı olarak gömüldüler ve numaralı olarak gömüldüler. Eğer, o tahtalardaki numaralarda 3 ve M yazıyorsa mülteci ve bu mezarda üç kişi var demek. 4 Yaşlı yazıyorsa o mezarda dört yaşlı var demek. Maalesef bunlar gerçek ve o insanların nasıl gömüldüğü hakkında bir bilgimiz yok” dedi.

“Psikolojik destek alıyorum”

 Doğru sözlerini şöyle tamamladı: “Açıkçası deprem sonrasında kendimi pek toparlayamadığım için İzmir’e geldiğimde, ben psikoloji öğrencisiyim ve bölümündeki arkadaşımın vasıtasıyla psikolojik destek almaya başladım. Birazcık toparlamaya çalışıyorum kendimi. Amacım baş etmek değil de sadece günlerin geçmesini bekliyorum. Güzel olmuş, eskilere dönmüş Hatay’ı görmek için yaşıyorum.”

“Mezarlığın dili var”