Su içmenin insan sağlığına etkileri saymakla bitmez. Fakat gelişen teknolojilerle birlikte suyun muhafaza edildiği kabında suya etkilerinin olduğu paylaşıldı. Araştırma sonuçlarına göre pet şişelerde muhafaza edilen suların yarardan ziyade zarar vererek birçok sağlık sorununa davetiye çıkardığını aktaran gazetemizin yazarı Diyetisyen Aslı Kürkçü, “Tek kullanımlık pet şişeler, plastik kaplar, yiyecekleri korumak için kullandığımız yiyecek poşetleri gibi gözümüzle gördüğümüz plastiklerin yanında göremediğimiz minik plastik parçalarının da vücudumuza girer. Nanoplastikler o kadar küçük ve hafiftir ki etrafımızdaki havada taşınabilir. Mikroplastikler (plastik şişelerde ortaya çıkan küçük plastik parçacıkları) siz suyu içerken vücudunuza girer. Boyutları çok küçük gibi görünse de çalışmalarda mikroplastiklerin insan hücrelerine zarar verdiği ve annelerden doğmamış çocuklarına geçebildiği gösterildi. Endişe verici bir şekilde, plastik su şişelerinin düzenli günlük kullanımı sizi zarar verebilecek düzeyde mikroplastiklere maruz bırakacaktır” açıklamalarında bulundu.
SU YAŞAMDIR
Günlük önerilen su tüketme miktarına ve suyun sağlığımız açısından önemine değinen Kürkçü, “Günlük önerilen su miktarı 10-12 bardak kadardır. Hamilelik, emzirme gibi özel durumlarda bu miktar artırılabilir. Kişinin günlük sıvı ihtiyacını Kişinin kilosunu, 35 ml su il çarpması ile su ihtiyacı hesaplanabilir. Örneğin 70 kg birisinin sıvı ihtiyacı 70*35 ml yani 2,45 litre su ihtiyacı olduğu bulunur. Ancak sıvı alımı hedefinize plastik su şişelerine ulaşmayı hedefliyorsanız burada dikkatli olmanız gerekir. Çünkü plastik şişelerde içtiğiniz su sağlığınıza fayda sağlamak yerine zarar veriyor olabilir. Hayatımızın her alanında ve özellikle plastik sular ile plastiklere maruz kalıyoruz. Farkında olmasak da mikroplastik soluyor, yiyor, içiyor, hatta giyiyoruz. Parçalanmayan plastikler, besin zincirine dahil olarak sağlığımızı tehdit ediyor. İnsan vücudu yemek yemeden haftalarca dayanabilir ama su olmadan sadece günlerce dayanabilir. İnsan vücudunun %50 ila 75’i sudan oluşur. Su, kanın, sindirim sıvılarının, idrarın ve terin temelini oluşturur ve yağsız kas, yağ ve kemiklerde bulunur. Vücut su depolayamadığından akciğerlerden, deriden, idrardan ve dışkıdan (kaka) kaynaklanan kayıpları telafi etmek için her gün suya ihtiyacımız var. Su, vücuttaki her hücrenin sağlığını ve bütünlüğünü korur. Terleme yoluyla vücut ısısını düzenler. Kan dolaşımını sağlar. Vücut metabolizmasının yan ürünlerini, aşırı elektrolitleri (örneğin sodyum ve potasyum) ve diyet proteininin işlenmesiyle oluşan atık ürün olan üreyi ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Sindirime yardımcı olur ve kabızlığı önler” ifadelerini paylaştı.
Mikroplastikler kanser yapıyor
Ne kadar dikkat etsekte günlük hayatta maruz kaldığımız, özellikle tek kullanımlık ürünlerin aracılığıyla vücudumuza giren Mikroplastiklerin tehlikelerine değinen Diyetisyen Aslı Kürkçü, “Parçalanmadıkları için tehlikeli olan mikroplastiklerin sağlık için en bilinen etkisinin artan alerjilerdir. Bu durumun en güzel örneği günümüzde anne sütüne bile alerjisi olan çocukların dünyaya geliyor. Bu durumun sebebi ise hamile kadınların plasentalarında bile mikroplastiklere rastlanıyor. İnsan vücudunda yediğimiz her şey bağırsakta eritiliyor. Bağırsağa geçen mikroplastikler ise bütün sağlığın idarecisi olan bağırsak mikrobiyatasını bozarak bağışıklığı zayıflatıyor. Mikroplastikler enfeksiyonlarla savaşma kabiliyetini etkileyerek, üreme problemleri ve potansiyel olarak kansere sebep olabiliyor” dedi. Kürkçü, maruziyetin azaltılması için dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı;
- Plasik şişe kullanımı azaltılmalı, hatta sıfırlanmalı. Plastik şişe yerine cam şişelerdeki içme suları tercih edilmeli.
- Ev ve ofis malzemelerinde, döşemelerde, mobilyalarda ve özellikle çocuk odalarında plastik malzemeli eşyalar kullanmamalı olabildiğince azaltmalıyız.
- İşlenmiş gıdalardan kaçınmalı, yerel, mevsiminde doğal beslenmeli
Deniz Hancı
Yorumlar kapalı.