Mustafa Uygun

Düşmanlarımızı tanıyalım -2

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsan fıtraten gayet zayıftır. Hâlbuki her şey ona ilişir, onu müteessir ve müteellim eder.

Hem gayet âcizdir. Hâlbuki belaları ve düşmanları pek çoktur.

Bir önceki yazımızda insanın en büyük düşmanının nefsi olduğunu belirtmiştik.

Bu yazımızda da insanın bir diğer düşmanını tanıtacağız.

Elbette bilen konuşur. Her şeyi bilen Allah buyuruyor:

“Gerçekten şeytan insanın apaçık düşmanıdır.”

Düşmanımızı daha yakından inceleyelim.

“Şeytan” isim değil sıfattır.

Asıl adı iblistir. Cin familyasındandır. (Kehf suresi, 50)

Ancak insanlardan da yardımcıları vardır.

Cinden olan şeytanlardan daha tehlikelisi insandan olan şeytanlardır.

Allah aşığı bir kul iken, emre itaatteki inceliği kavrayamamış, kibrine yenilmiş, yaratana baş kaldırmış, şeytan olmuştur. Bu tanıma göre  Allah’ a isyan eden her varlıkta bir miktar şeytanlık var demektir.

Adem’ e (a.s) secde emrini reddetmiş, rahmetten kovulmuştur.

Özür dileyip, pişman olması beklenirken o isyanda inat etmiştir.

Allahın övgüsüne mazhar olan Adem’e düşman olmuş, onu ve eşini cennetten kovdurmuş, bununla da öfkesi dinmemiş, Ademoğullarına da savaş açmıştır.

Egosuna mağlup olmuş, üstünlük iddiasında bulunmuştur.

“Ben ondan üstünüm, beni ateşten onu topraktan yarattın.” deme cüretini gösterebilmiştir.

Buna rağmen kendini temize çekerek Rabbini suçlamış, “Beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.” demiştir.

Adem babamız ve Havva annemizin cennetten  ayağını kaydırmış, kardeşi kardeşe düşman etmiştir.

Nefisle işbirliği yaparak nice kulları saptırmış, âlimi cahil eylemiştir.

Bütün bunları hiç güç kullanmadan göz boyayarak yapmıştır.

Bir kitapta görmüştüm, şeytanın ruh hali tarif edilirken şu açıklama yapılıyordu:

– En öfkeli anınızı düşünün, şeytanın durumu sürekli budur, deniliyordu.

Yüce elçi:

“Sizden biriniz öfkelendiğinde ayakta ise otursun, oturuyorsa yatsın.” buyurarak şeytanın durumuna düşmekten nasıl korunacağımızı açıklamıştır.

İbadete başlarken, Kuran okurken, bir işe başlarken, yerken- içerken rahmetten kovulmuş şeytandan Allah’a sığınmamız istenmiştir. (Nahl suresi, 98)

Hiçbir zarar veremese de vesvese vererek sizdeki iman cevherini çalmaya çalışır. Maalesef çoğu zaman da bunu başarır.

Nasıl korunalım?

Öncelikle düşmanımız olduğunu bilelim.

Ona güvenmeyelim ve dostluğuna inanmayalım.

Her hayırlı işe başlamadan önce ve vesvese verdiğinde Allah’a sığınalım.

Maddi ve manevi temizliğimize özen gösterelim.

Onun barınağı olan mekânlardan uzak duralım.

Bir duayla bu yazımızı sonlandıralım.

“Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından sana sığınırım.

‘Ve onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim.’

Düşmanlarımızı tanıyalım -2

Yorumlar kapalı.