Gülşah Elikbank

İzmir’in Büyük Şansı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçen hafta Kültürpark’ta açık hava bir kitap fuarı vardı malumunuz. 15 yıldır edebiyatın
içinde biri olan gerek yurt içinde gerek yurt dışında epey fuar, festival tecrübem oldu. Onlara
bakarak ve bir İzmirli olarak doğrudan söylemem gerekirse, İzmir’e hiç yakışmayan hatalarla
dolu bir fuar geçirdik. Şahsen yazar olarak başıma gelenler ayrı, meslektaşlarımın ve
okurların anlattıkları başka. Şehri şikayet etmek bugüne kadar pek yaptığım bir şey değildi
ama madem yönetim değişti, bu bir fırsat. Yeni başkan Sayın Cemil Tugay bu ara epeyce
görevden alma ve atama yapıyor. Bu arada umarım gözünü fuardan yana çevirmeyi unutmaz
ve İzmir’e hak ettiği fuarlar şehri ünvanını geri kazandıracak ekibi oraya yerleştirir. Kendisi
seçim tanıtım akşamlarında, İzmir’in kültürel olarak öne çıkması gerekliliğinden söz
ediyordu; ben de yıllardır İzmir’in bu büyük şansı kullanamadığını yazanlardanım.
Umuyorum ki yeni dönem İzmir için bir entelektüel yükseliş dönemi olur. İstanbul’un birçok
etkinliğe doymuşluğu hesaba katılırsa, o açığı kapatma şansı en yüksek oranda İzmir’indir.
Üstelik konumu ve limanı itibariyle bunu uluslararası kulvarda başarma şansı çok yüksek.
Hele ki şehrin son yıllarda aldığı kaliteli göç de hesaba katılırsa. Şu an özellikle Urla tarafı
oldukça üretken, yaratıcı insanlarla dolmaya başladı. Bu fırsatı şehir iyi kullanmalı, ne
dersiniz? Eğer İzmir’in gençlerinin İstanbul’a gitmesini istemiyorsak, elimizdeki imkanları iyi
ekiplerle kullanmalı ve şehrin hak ettiği yere gelmesi için çabalamalıyız.
Bu hafta 15 yıl önce ilk yazdığım roman olan Günebakan Üçlemesi 9.baskısıyla yeniden
raflara girdi. Bu üçleme bana Türkiye’nin ilk fantastik üçlemesini yazan kadın yazar ünvanını
kazandırmıştı, bende ve okurlarımda yeri ayrıdır. Dilerim ki birçok genç ile beni yine
buluşturacaktır, lanetli bir kasabada geçen bu zamansız ve mekansız fantastik macera.
Bir başka önemli kitap önerim ise; araştırmalarında 20.yüzyılın siyasi ve entelektüel tarihinin
yanı sıra çağdaş dünyadaki şiddetin sosyal ve kültürel tarihine odaklanan Prof. Enzo
Traverso’nun, Devrim – Bir Entelektüel Tarih adlı çalışması, Ayrıntı Yayınları tarafından
yayımlandı. Devrimci geçmişin yeni bir entelektüel tarihini sunan kitapta Traverso, 19. ve 20.
yüzyıl devrimlerinin odağında, toplumsal değişimlerin nasıl gerçekleştiğini olumlu ve
olumsuz yönleriyle birlikte ele alıyor.
Enzo Traverso’nun, Ayrıntı Yayınları’nın Tarih dizisinde yerini alan Devrim – Bir
Entelektüel Tarih adlı kitabını dilimize Osman S. Binatlı çevirdi.
Bu kitap on dokuzuncu ve yirminci yüzyıl devrimlerinin tarihini, başka birçoğunun yanı sıra
Marx’ın “tarihin lokomotiflerini”, Aleksandra Kollontay’ın cinsel açıdan özgürleşmiş

bedenlerini, Lenin’in mumyalanmış bedenini, Auguste Blanqui’nin barikatlarını ve kızıl
bayraklarını, Paris Komününün Vendôme Sütununu yıkışını da içeren bir“ diyalektik imgeler”
takımyıldızı oluşturarak yeniden yorumluyor. Marx ve Bakunin’den Luxemburg ve
Bolşeviklere, Mao ve Ho Şi Minh’ten José Carlos Mariátegui, C.L.R. James ve Güney’in
diğer isyankâr ruhlarına, dışlanmışlar ve paryalar olarak çeşitli devrimci entelektüel profilleri
çizerek teorileri, onları ayrıntılandıran düşünürlerin varoluşsal güzergâhlarıyla
bağlantılandırıyor. Ve son olarak, devrim ile komünizmin yirminci yüzyılın tarihini bu denli
derinden biçimlendirmiş olan iç içe geçişini çözümlüyor.

İzmir’in Büyük Şansı

Yorumlar kapalı.