Mustafa Uygun

Düşmanlarımızı tanıyalım

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanın yaratılanların en şereflisi olduğu doğrudur. Bu en şerefli varlığın doğal olarak düşmanları da pek çoktur.

Bu yazımızda düşmanlarımızın hepsini değil belki ama birini tanımaya çalışacağız.

En büyük düşmanımız şüphesiz nefsimizdir.

İnsanların en doğru sözlüsü:

“Senin en büyük düşmanın iki göğsün arasındakidir, yani nefsindir.” buyurarak buna dikkatimizi çekmiştir.

O halde her şeyden önce insan kendi nefsinin düşman olduğunu bilecek, koruyacaksa kendini önce kendi nefsinin şerrinden koruyacak. Şunu hemen ifade etmeliyim ki nefsin de dereceleri var, bunlardan sakınmamız gereken “Nefsi-i emmare” (sürekli kötülüğü emreden nefis) olan nefistir. Nefsi emmare öyle şerli bir nefis ki Allah’ın yüce Rasülü Yusuf (a.s) bile Kur’an’ı diliyle:

“Ben nefsimi asla temize çıkarmam, şüphesiz ki nefis daima kötülüğü emreder.” demiştir…

Yüce bir peygamberin böyle dediği bir konuda “Bakmayın yediğime, içtiğime, benim kalbim temiz.” diyenlere bu ayeti tekrar okumak gerekir.

Müminlerin gönlünde ve İslam tarihinde zirveye çıkmış o dev insanların tamamı nefisleriyle yaptıkları amansız mücadeleyi kazanmış abide şahsiyetlerdir…

Bununla beraber Kur’anda yer yer bahsedilen, talihsiz insanlar da az değildir, maalesef. Mesela bazı ayetlerde:

“Nefsini ilah sayanı gördün mü?” gibi ayetler, bizlere bunu haber vermektedir. Burada şu soruyu kendimize sormalıyız;

“Biz Allah’ın emirlerine mi, yoksa nefsimizin süfli arzularına mı itaat ediyoruz?”

Bu talihsiz insanlar iki tercih arasında yani, Allah’ın yüce emirleriyle, nefsinin kötü istekleri arasında tercih yapmak durumunda kaldıklarında maalesef nefsin arzusunu yeğlerler. Adeta nefislerini ilah yerine koyarlar. Elbette bu da başka bir şirk çeşididir. Şirk ise, Rabbimiz ’in bağışlamayacağı tek ve en büyük günahtır. Kur’an bu durumu şöyle haber veriyor:

“Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur.”  buyrulmaktadır.

Aslolan acımasız düşmanımız olan nefsimizi ıslah etmeye çabalamaktır. Kurtuluşun yolu buradan geçmektedir. Zira Allah Hikmetli Kur’anda:

“Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir.” müjdesini veriyor.

Buna ulaşmak için de irademizin hakkını vererek nefsimizi ıslah etmeye çalışmalıyız.

Ayrıca nefsini ıslah edemeyen başkasını da ıslah edemez.

Bu günkü yazımızı güzel bir dua ile sonlandıralım.

Resülullah şu duayı okurlardı:

“Allah’ım, huşu duymaz bir kalpten sana sığınırım, dinlenilmeyen bir duadan sana sığınırım, doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden sana sığınırım.”

Düşmanlarımızı tanıyalım

Yorumlar kapalı.