Mustafa Uygun

Cumhuriyet Özlemi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugünlerde Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100. yıldönümünü idrak etmenin sevincini ve gururunu yaşıyoruz.

Evet, 10. Yıl marşında denildiği gibi “Kanla, irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti.”

Cumhur, Halk topluluğu. Aynı kararı veya hükmü kabul edenler. Seçimle idare edilenler, gibi anlamlara gelen Arapça bir kelimedir.

Cumhuriyet ise;  Lideri halk veya meclis tarafından seçilen yönetim şeklidir.

Dünyada cumhuri idare şeklini ilk bulan elbette biz değiliz.

İlk dönem İslam tarihinde bile cumhuriyetin izlerini görüyoruz. Peygamber efendimizden sonra idarenin başına gelen Raşit Halifelerin seçimle ve oy çokluğuyla halife (idareci) seçildiklerini tarih kitaplarından okuyoruz.

Ayrıca cumhuriyet idaresinin çevremizde farklı şekillerinin olduğunu görüyoruz. Örneğin Amerika’da başkanlık sistemini içinde barındıran bir cumhuriyet varken, Çin’de komünizmle özdeşleşmiş bir cumhuriyet,  İran’da ise İslami bir cumhuriyet şeklini görüyoruz.

Ülkemizde Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin ilk başta hedefleri vardı. Bu idealler çerçevesinde kuruldu cumhuriyet.

Bu hedeflerden birisi ülkemizi muasır (çağdaş) medeniyetler seviyesine çıkarmaktı.

100 yıl sonra bu hedefimizin gerçekleşemediğini üzüntüyle görüyoruz.

Bir diğer hedef ise “Yurtta sulh (barış), cihanda (dünyada) sulh.” ilkemiz idi.

Dünyada değil belki ama çevremizde barışık olduğumuz komşumuz nerdeyse yok gibi.

Yine bir diğeri “Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür nesiller ister.” ülküsüydü.

Üzüntüyle ifade edeyim ki bu hedef de diğerleri gibi gerçekleşemedi. Hala kalıcı bir “milli eğitim” politikamız maalesef yok. “Milli eğitim” dediğimiz şey en başta gerçekten cumhurun beklentilerine uygun ve gerçekten milli olmalı. Hükümetlere ve bakanlara göre sürekli değişmemeli.

Cumhuriyetin değerleri yeni nesille doğru anlatılmalı ve sevdirmeli, nefret ettirmemeli.

Cumhuriyet sadece bir gurubun veya bir partinin olmamalı, toplumu cumhuriyet üzerinden ayrıştırmamalı.

Öyle bir idare olmalı ki Cumhuriyet, orada her vatandaş kendine yer bulmalı. Her vatandaş gönül huzuruyla:

“Benim cumhuriyetim”, “Benim devletim”, oy versin- vermesin, “Benim hükümetim” diyebilmeli.

Mutlu bir azınlığın idaresine cumhuriyet denilemeyeceği gibi, çoğunluğun beklentilerinin karşılanmadığı bir yönetim şekline de cumhuriyet denilemez.

Cumhuriyet idaresinde tabii ki de herkes aynı fikre, düşünceye, siyasi görüşe ve hatta din ve dünya görüşüne sahip olmayacak.  Farklı düşüncede olanlar da düşüncelerini rahatça ifade edebilecek, ancak bunu yaparken cumhurun görüşüne de saygılı olacak. Fikirler ortaya konulurken hakaret, aşağılama, ötekileştirme gibi davranış bozukluklarından uzak durulacak.

Öte yandan hepimizin olan cumhuriyet kutlamalarında da taşkınlıklara ve provokasyonlara sebep olacak tutumlara meydan verilmeyecek.

Bu anlattıklarım belki bir hayal ama ben böyle bir cumhuriyet özlemiyle Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümünü gönülden kutluyorum…

Yaşasın CUMHURİYET.

Cumhuriyet Özlemi

Yorumlar kapalı.