Gülşah Elikbank

İlham Bulmak

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Patronun köle gibi çalışmanı ister. Ailen, onların istediği gibi biri olmanı. Sevgilin ise sürekli değişmeni ister. Kimse olduğun gibi görmek istemez seni. Herkes kendi icat ettiği gibi bakar sana. Sonuç olarak bambaşka bir insan olursun, demişti Aziz Nesin. Ne kadar haklı değil mi? Hepimiz biricik özelliklere sahipken sıradanlığın zulmüne uğruyoruz. Herkes sizi kendi tarafına çekmeye, onun bildiği sınırlara çekmeye, onları mutlu edecek şekilde biçimlendirmeye çalışıyor. Oysa gerçek sevgi bunun tam tersini öğütlüyor bize.

Bana ne zaman aşkı sorsalar, birbirine ilham vermektir, derim. Kendi potansiyeline ulaşmak, gerçekten kendini gerçekleştirmek için aşk/sevgi/dostluk müthiş ateşleyicilerdir ama bizde hep yanlış kullanılıyor. Kendiniz olarak nefes alamadığınız yerlerde uzun süre kalamazsınız. Kalırsanız, kendinize saygınızı kaybedersiniz. Beni ben olarak sev ama daha iyi biri olmam için yol göster.

Hayatımızı belirleyen şey düşüncelerimiz, zihnimizde tekrar eden düşüncelere tepki olarak oluşan duygularımız ve davranışlarımızdır. Bu sebeple insan olarak en çok takip edip gözlemlemek ve müdahale etmemiz gereken şey kendi düşünce ve duygularımızdır. Hayatımızda bir şeylerin istediğimiz gibi gitmesini istiyorsak sürekli farkındalıkla kendimizi izlememiz ve bir sanat eseri gibi kendimiz üzerinde gerekli dönüşümleri yapmamız gerekiyor diyen yazar Volkan Erkan, Bu kitapta kendi zihin sistemimizi tanıyarak onu en iyi hale getirebilmenin yöntemlerini okura sunuyor.

Yazar Volkan Erkan, rehber niteliğindeki kitabında, insanların hayatlarında nasıl daha kolay ilerleyebilecekleri ve potansiyelinin tamamını kullanarak hayalleriyle aralarındaki engel olarak gördükleri şeyleri aşıp hayallerine nasıl ulaşacaklarını, gün içinde otomatik alışkanlık olarak yaşadığımız baskın duygularımızın DNA’mızı, bedenimizi, hastalıklarımızı ve hayatımızı nasıl şekillendirdiğini göstererek özü saf bilinç olan insan denen varlığın nasıl huzurlu bir hayat yaşayabileceğini anlatıyor.

Bu yıl En İyi Uluslararası Film dalındaki beş Oscar adayından biri olan ve bu ay MUBI’de seyirciyle buluşan “Perfect Days/Mükemmel Günler”in yönetmeni Wim Wenders Milliyet Sanat’a konuştu! Sevin Okyay’ın Nisan 2024 sayısı için gerçekleştirdiği özel söyleşide Wenders “Perfect Days/MükemmelGünler” için “Benim için bu film muazzam bir armağandı. Her gün mutlu uyanıyordum ki normalde bu olmaz. Film işinde sabahları kaygısız uyanmanıza çok ender rastlanır,” diyor.

Film sürecinin, Japonya’dan gelen bir davetle başladığını söyleyen Wenders “Japonya’yı özlemiştim ve sonra da kendi hayret verici küçük tuvaletlerini inşa eden 15 mimarın sanat projesine bakmam için bu harika davet geldi,” diyor ve ekliyor: “Normalde bankalar, stadyumlar ve çok katlı binalar inşa ederler. Şimdi de en küçük şeyi inşa ediyorlardı: Halka açık tuvaletleri. Yani davet, gelip görmem ve tuvaletler ile mimarlar hakkında belki de bir dizi film yapmam için bana esin verir mi diye bakmam içindi.” Bunun arkasında çok daha büyük bir hikâye olduğunu fark ettiğini söyleyen başarılı yönetmen “Tuvaletlerle yaratıcıları hakkında dört küçük hikâye yapmaktansa bu tuvaletlerin farklı bir rol oynadığı Japon kültürü hakkında, sonra da diğer kültürler hakkında bir film yapabileceğimi fark ettim. Çağımızla ilgili, yaşadığımız bu pandemi sonrası dönemle daha da ilgili…” diye anlatıyor.

 

 

İlham Bulmak

Yorumlar kapalı.