Gülşah Elikbank

Çocuklar ve Kitaplar

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sokrates’in ‘hiç kimse isteyerek kötü değildir’ sözüne daha büyük önem vermemiz gerektiğini vurgulayan İoanna Kuçuradi hocamız bakın neler söylüyor: “İnsanlara zarar veren insanların bir çoğu, yaptıklarının yapılması gerekenler olduğuna inanıyor: “gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım” anlayışı.

Nürenberg Mahkemesinde, kilisenin kapısını açmayarak insanların yanmasına neden olan gardiyan, kendini savunurken, “benim görevim onları kaçırmamaktı” diyor ve buna inanıyor. Bu türlü tutumlar, değer bilgisizliğini gösteriyor. Bunun için etik değer bilgisini ve insan hakları bilgisini çocuklarımıza küçük yaşlardan başlayarak vermek gerekiyor.

Etik değer konuları üzerinde düşündürülmeye çok açıktır çocuklar – en azından büyüklerin çoğundan daha açıktır. Gardiyanın örneği, Sokrates’in “kimse isteyerek kötü olmaz” sözüne tipik örnektir. Değer sorunları üzerinde düşündüren örgün ve yaygın eğitime ağırlık vermemiz gerekiyor.”

Ben de Vlad ve Fatih’in ilişkisi üzerinden Dracula’yı anlatırken kötülük kavramına yakından bakmıştım. Hiçbir kötü yaptığının kötü olduğunu düşünmez, onun kendince çok haklı sebepleri vardır. Çocuklara erken yaşta felsefe, mitoloji öğretmek ama ilk önce sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşmak bu nedenle çok önemli. Ne dersiniz?

Picasso’nun Alman ordusunun Guernica’yı bombalamasının anlatıldığı eseri olan Guernica’yı inceleyen Alman general sorar:  “Bu resmi siz mi yaptınız?”

Picasso’nun cevabı ise oldukça manidardır: “Hayır, siz yaptınız.”

Bir ülkenin lideri o ülkenin attığı her adımdan sorumludur. Ya da atmadığı her adımdan… Ulu önder Atatürk’ün bize miras bıraktığı Cumhuriyet, unutulmaz bir eserdir.  Kızımın laik bir ülkede sanat ve bilimle uğraşarak yetişmesini diliyorum, tüm çocuklar için dilediğim gibi. O nedenle geçmiş aslında geçmemiştir. O, bugün buradadır, gelecek ise o geçmişin yansımasıdır. Medeniyet; geçmiş, bugün ve geleceği aynı hizada görebilmekle başlar, bana kalırsa. Atatürk bunu başarmıştı işte. Yerel seçimler sonrası hepimizin umudu yeşerdi. Halk gereken yanıtı sandıkta verdi ve nelerden rahatsız olduğunu demokratik yollarla ifade etme şansı bulmuş oldu. Elbette iktidar kadar muhalefete de büyük iş düşüyor. Biz aydınlara düşen ise, iki tarafı da objektif olarak takip etmek.

Bizlere düşen başka büyük görevler de var. İyilik çaba istiyor, kötülük kendiliğinden oluveriyor. Çünkü kötülerin kendilerince haklı sebepleri var ve vicdanlarını da bu gerekçeye inandırabiliyorlar. Oysa iyilik için insanın sorgulaması, karara varması ve öyle harekete geçmesi gerekiyor. Bunu anlatmaya çocuklardan başlamak bana her zaman daha doğru bir yol gibi geliyor. Bu sebeple 25 Nisan’da saat 13.00’da Kültürpark’ta İzmir Kitap Fuarı kapsamında Ahşap Sahne’de çocuklarla buluşacağım. Ama elbette ailelerini ve öğretmenlerini de bekliyorum. Medusa’nın Pusulası romanım üzerinden Mitoloji ve Efsaneler Okulu’nu konuşurken mitolojiden, felsefeye birçok konuya değinip birlikte hayal kuracağız. Sanırım en mühimi de bu yani çocuklara hayal kurmayı ve o hayalin peşinden cesurca gitmeyi öğretebilmek, meraklarını diri tutmak… Ne dersiniz?

 

Çocuklar ve Kitaplar

Yorumlar kapalı.