Bülent Ertuğrul avatarı
Bülent Ertuğrul

Türk Tabipleri Birliği Seçim Süreci

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İki haftadır Türk Tabipleri Birliği (TTB) üzerine yazı yazıyorum. Bunun en önemli nedeni içinde bulunduğumuz günler TTB için seçim günleri. TTB’ye bağlı odalar birer birer seçimlerini yapıp yeni yönetimlerini belirliyor. Yönetimler dışında TTB Büyük Kongresi için delegeler de belirleniyor. Bu delegeler Haziran ayı içinde yapılacak TTB Büyük Kongre’sinde TTB yönetimini yani Merkez Konsey üyelerini belirleyecek.

Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca özellikle Hekim Sendikaları olarak bilinen ama daha kuruluş aşamasında bile sendikalar kanununun çevresinden dolanarak sadece hekimlere ait olduğu iddia edilen sendikalara çağrı yaparak tabip odalarını ele geçirmeleri emrini verdi. Yürürlükte olan memur sendikaları kanununa göre sadece hekimlerin bulunduğu bir sendika kurmanın olanağı yok. Eğer kuracaksanız sağlık alanına ilişkin bir sendika kurabilirsiniz ki bu durumda sadece hekimleri değil tüm sağlık çalışanlarını üye yapmak zorunluluğunuz var. Ama kendilerine hekim sendikası diyen bu arkadaşlar sağlık alanında kurdukları bu sendikalara diğer sağlık çalışanlarının üye olmasını engelleyerek baştan yasa dışına çıkmış oldular. Peki umurlarında mı? Hayır. Çünkü bizzat siyasi otorite tarafından desteklenen bu yapılar hekim haklarının savunusunu sadece maaş artışına odaklayıp başka sıkıntılı konular için siyasi otoritenin canını sıkmama konusunda ellerinden geleni yapıyorlar. Bu grup bakandan aldıkları görev gereği TTB’yi Sağlık Bakanlığı’nın ön bahçesine dönüştürmeye aday.

Bir diğer grup ise mevcut TTB yönetimini politika yapmakla ve hekim sorunlarına duyarsız kalkmakla suçlayarak TTB içinde bir dönüşüm yaşatacaklarını iddia ediyor. Önceki iki yazımda TTB’nin hekim sorunlarına ilişkin neler yaptığını geçmişten günümüze ayrıntılı bir biçimde yazdığımdan dolayı bu eleştiriyi bir kalemde geçelim. Ama geçmeden şunu belirtmek gerekiyor. TTB kuruluş kanununun kendisine vermiş olduğu görev hatta zorunluluk nedeniyle ülkede sağlık politikalarını etkileyecek her konuda görüş bildirmek ve oluşacak politikaları halkın ve hekimlerin yararına çevirmek için mücadele etmek zorundadır ve mevcut TTB yönetimi bu konuda elinden geleni yasaların kendisine tanıdığı sınırlar içinde yapmaya gayret ediyor. Tüm bu yapılanları görmeden basında yer alan sansasyonel haberler üzerinden TTB’yi eleştirmeye kalkarsanız siyasi otoritenin tuzağına düşer ve bugün sağlıkta hekimlik mesleğinin değersizleştirilmesi ve ucuz iş gücüne dönüştürülmesi kampanyasının bir parçası olursunuz.

Bir diğer grup ise TTB geleneğini geçmişten bugüne ve geleceğe taşıma iddiasında olanların oluşturduğu grup. Önce şunu belirlemekte yarar var. TTB bir meslek örgütüdür ve üyesi olan hekimler onun asli unsurlarıdır. Ülkede sağlık alanında ve sağlıkla dolaylı da olsa ilişkisi olan her konu hekimleri ilgilendirir. Örneğin; hekimlerin özlük hakları hekimleri doğrudan ilgilendiren konuların başında gelir ve bunun yanında aşı karşıtlığı, sağlıkta şiddet, şehir hastaneleri politikası, mantar gibi her şehirde açılmaya çalışılan eğitici kadrosu olmayan tıp fakülteleri, tıpta uzmanlık eğitiminde yaşanan sorunlar, deprem sonrası oluşan sağlık sorunları ve buna benzer sorunlar da hekimlik mesleğini doğrudan ilgilendiren sorunlardır. Bu sorunların hepsine TTB’nin çözüm önerileri vardır, TTB bu konularla ilgili çalışma yapmıştır, hatta sahada bizzat bulunmuştur. Bunun dışında çevre katliamı, maden kazaları, sığınmacı sorunu, işin  kazaları, kadın hakları, çocuk işçiliği gibi sorunlar dolaylı gibi görünse de yine hekimliği doğrudan etkileyen sorunlardır ve TTB bu konularda da üstüne düşeni yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Gelelim ülkedeki demokrasi mücadelesine. Bir ülkede demokratik yapı ne kadar gelişmiş olursa sağlık alanındaki gelişmişlik de buna paralel olarak gelişir, beraberinde hekimleri doğrudan ilgilendiren sorunlarda hekimlerin meslek örgütünün sesi daha çok duyulur ve sözü dinlenilir olur. Baskıcı yönetimlerin ilk yaptıklarından biri toplumun sesini kısarken toplumun unsurları olan meslek örgütlerinin de sesini kısmaktır. Bu ses kısılmasının sağlanması üç yolla olur. Birincisi meslek örgütünü öcüleştirmek ve onu üyesi olan meslektaşları için düşmanlaştırmak. Bu anlamda siyasi otorite elindeki her olanağı (basın, idari yapı ve gereğinde meslek örgütü içindeki yandaşları) kullanarak kara propagandayı yaygınlaştırır. İkincisi yargı yolu ile meslek örgütü üyelerini ve yöneticilerini yıldırmaya çalışmak ve cezalandırmak ki bu yol da düşmanlaştırmaya hizmet eder. Üçüncüsü ise ele geçirmeye çalışmak. TTB geleneği öylesine güçlü bir gelenektir ki siyasi otorite hiç bir dönemde üçüncü yolu başaramamıştır. Ama birinci ve ikinci yolu her zaman kullanmıştır. İşte TTB’deki bu seçim sürecinde üçüncü grup TTB geleneğine sahip çıkarak hem hekim haklarını hem de halkın sağlığını korumayı kendisine ilke edinerek ülkenin içinde bulunduğu bu karanlık dönemden çıkılması için yol gösterici olmayı amaçlamıştır. İzmir Tabip Odası seçimlerinde bu grup Demokratik Katılımcı Hekimler’dir.

Kalın sağlıcakla

Türk Tabipleri Birliği Seçim Süreci

Yorumlar kapalı.