Atalay Dönmez

Dilber evin barkın yok mu?

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ülkemiz yerel seçimlere yaklaşırken meydanlarda söylemler tam anlamıyla laçkalaştı. Bazı siyasi parti liderlerinin yaptığı mitingler sırasında sarf ettiği sözler pes artık dedirtiyor. Bu sayın liderler televizyon dizilerine takmış durumda. Devletin televizyonunda tarihin saptırılarak anlatıldığı kılıçlı, oklu, mızraklı çizgi film tadındaki dizilerden gına geldiği şu günlerde, özel bir kanaldaki pavyon dizisi “İnci taneleri” her nedense bir siyasimizin merceğine takılmış.

Sanki ülkede semt pazarları yangın yeri değil. Sanki insanlar kasap vitrinlerindeki et ve sucukla, marketlerdeki peynir, yağ, şeker ve daha birçok temel gıda maddeleri ile platonik aşk yaşamıyor. Sanki Benzin ve motorin köşe başlarındaki çeşmelerden bedava akıyor. Sanki dolar ve euro Türk lirası ile kafa kafaya. Sanki sağlık sistemi dört dörtlük. Sanki emekli ve asgari ücretliler dert üstü murat üstü yaşıyor. Sanki ev sahipleri ile kiracılar kan kardeşler. Sanki ülkemizin eğitim sistemi mükemmel, üniversitelerimiz dünyada ilk beş arasında. Sanki ülke elini kolunu sallayarak gelen sığınmacılar, terör örgütü mensupları ve uluslar arası uyuşturucu baronları tarafından işgal altında değil. Sanki adalet sistemi kusursuz işliyor. Hatta Anayasa mahkemesine gerek bile yok. Sanki kimse bireysel silahlanmamış sokaklarda asayiş berkemal. Sanki kadınların, doktorların, hatta taksi şoförlerinin bile hayatları devletin güvencesi altında. Kısacası sanki her şey yolundaymış da tek sıkıntımız şu “Dilber.”

Dilber’in yaşamını konu alan İnci Taneleri dizisi yayından bir kalkarsa ahlak tamamen düzelecek. Didem Aslan Yılmaz ablaya, Esra Erol ablaya ve Müge Anlı ablaya hiç gerek kalmayacak. Bu dizi yayından kalkarsa etin kilosu 30 lira olacak. En kral peyniri 20 liradan yiyeceğiz. Pazarlara bereket yağacak. Asgari ücretliler ve emekliler dört dörtlük yaşadıkları gibi, yaptıkları birikimler ile birkaç yıl içinde evlerini arabalarını alacaklar ve ister yurtiçinde ister yurtdışında her yıl tatile çıkacaklar. Devlet hastaneleri özel hastane tadında hizmet verecek, en ağır ameliyatları bile devlet karşılayacak. Hatta sma hastası bebeklerimiz bile devletin şevkatli elinde şifa bulacak ve anaları babaları şehir meydanlarında gözyaşları içinde kumbara başında beklemeyecek. Kadına şiddet azalacak, uyuşturucu ticareti ve kullanımı bitecek. Ülkemiz yerli ve yabancı uyuşturucu baronlarının fink attığı bir ülke olmaktan çıkacak. Eğitim sistemimiz düzelecek, hatta üniversitelerimiz Oxford, Cambridge ve Harvard üniversiteleri ile ilk üç için yarışacak. Yani sevgili okurlarım, bütün iş şu Dilber’in yayından bir an önce kaldırılmasında.

Sizin anlayacağınız, şu yılan gibi kıvrılan Dilberin bu ülkeye ettiğini insan düşmanına etmez. Hayır kadının evi barkı da yok. Evi barkı olsa belki çıkıp gidecek hayatımızdan. İşte o zaman ülke dört dörtlük olacak. Refaha kavuşacak. Allah’ım sen aklımıza mukayyet ol.

Sevgiyle kalın dostlarım.

Dilber evin barkın yok mu?

Yorumlar kapalı.