Tuğrul Emre Kaya

Bir taşla 4 kuş…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kim ne derse desin, ister sevsin ister sevmesin, herkesin hem fikir olduğu bir nokta var : Recep Tayyip Erdoğan, siyasi bir deha. Gündem belirler, gündem oluşturur, seçim başlatır, seçim bitirir. Hatta öyle ki, mağlubiyeti bile kendi belirler. Buna kademeli geri çekiliş ya da hesaplı savunma denilebilir.

Peki yerel seçim mağlubiyeti ile ne kazandı?

1- Parti içindeki; büyüyen, geniş kitleye ulaşan, çok sevilen !!, çok itibarlı !! kişilerin, aslında bir balon olduğunu gösterdi. Ekran karşısında ahkam kesen, yanından ayrılmayan siyasetçilerin partiye hiç katkısı olmadığını ispatladı.

2- Yıllardır, saltanatını kuracak derecede belediye başkanlığı yapan, belediyeleri borç batağına sokan, kibirli belediye başkanlarından kurtuldu.

3- Chp belediyeler zaten borç batağı içindeydi, bir de borçlu Ak Parti belediyelerini alarak genel seçimlerde ki en büyük sponsorluklarını kesmiş oldu.

4- Dış politika ağırlıklı, komşularla ilişkilerin düzeleceği, israil hedefli bir politika için içteki enerjisini dışa vereceği için yerelde rahatladı.

(Bu maddeden en az 3 köşe çıkar o yüzden fazla derine inmeyeceğim.)

2017 yılında gerekli değişimlerin yapılmaması, Hayati Yazıcı dizaynlı Myk sonucu, 2019 seçimlerinde İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesiyle sonuçlandı. 2023’te yine aynı Myk ve aynı genel başkan yardımcılarıyla devam etmesi sonucu, 2023 Seçimlerinde 2.tura kalarak zor kazanmasına, 2024 Yerel Seçimlerinde ise büyük hüsranlar yaşanmasına yol açtı. Yine Hayati Yazıcı dizaynlı Myk, aynı genel başkan yardımcıları ile 2028 seçimlerine gidilirse şimdiden çok net söylüyorum Ak Parti seçimlerden 3.parti olarak çıkar.

“Ben belediye başkanıyım diye havasından geçilmiyorsa yandık. Ben bakanım, yanında havasından geçilmiyorsa yandık. Yahu mütevazı ol mütevazı. Tevazu ehli olacağız. Halkımızla kucaklaşacağız, bütünleşeceğiz. Nerede bir fakir, fukara, garip gureba var onlara ulaşacağız. Onların sorunlarını kendi sorunumuz bileceğiz ve çözmeye çalışacağız. Bunu başardığımız anda yüzde 50+1 değil Allah’ın izniyle çok daha ötesinde oy alarak biz iktidarız.”

“Hiçbir kardeşimizi de ‘sen kenarda dur’ diyemeyiz. Çalışacak kim olursa olsun hepsine kapımızı açacağız. Bu kapı şu anda görev mahallinde olanlara ait kusura bakmayın bir kapı değildir. Kapımız hep açık olacak, çünkü bu kapı gönül kapısıdır. Gönül kapısı gönül koymaya gelmez.”

“Davası olmayan, milletimizin tamamını kucaklamayan hiç kimse AK Parti’de yöneticilik yapamaz. 15-25 yılın öncesinin siyaset baronlarının tarzıyla AK Parti’de etkinlik kurmaya çalışan herkes karşısında bu kardeşinizi bulur”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri 2017 yılına ait. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 senedir muhalefet, medya endeksli kelle almamıştır. Hesabı uzun vadede kesmiştir. Ama şimdi vakit dar, her geçen gün eksi yazıyor, acil çalışacak, vekillik ve yerel görev beklemeyecek kadrolar kurup, kabine ve meclisi güçlendirecek kişilerle yola çıkmalıdır.

Osmanlı paşalarından Ali İhsan Paşa’nın hatıralarında, ‘’Savaş, savaş zamanı kazanılmaz. Ancak, uzun barış yıllarında inceden inceye çalışarak, hazırlıklar yaparak kazanılır; bizzat savaş, bir ekin biçimidir. Barış zamanında ne ekilmişse savaş zamanında o biçilir. Osmanlı bu hazırlıkları yapabileceği uzun bir barış dönemini hiçbir zaman bulamadı.’’ Diye bir ifade geçer. Bu ifadeye dayanarak şunu açıkça belirtmek isterim ki, Ak Parti teşkilat ve yönetimleri, 2016 darbe sürecinden bu yana kendi içinde hesaplaşamadı, yenilikçi kadrolar kuramadı. Şimdi barış ve hesap zamanı…

İl yönetimleri kurulurken dikkat edilmesi gereken bir hususta şu ; il yönetimine girmek için uğraş veren siyasetçiler; seçim zamanı meclis üyesi, belediye başkanı yada vekillik için aday oluyor. Sonrasında yönetimler zayıflıyor. Bırakın, yönetimde çalışacaklar kalsın, aday olacaklar sahalarda olsun. İl Yönetimleri kişisel pr alanı değildir. Aynı anda 3 yerde olamazsınız.

Herkes görevini bilmeli, başkasının görevine karışmamalı

Cumhurbaşkanlığı Politikalar Kurulu ve Bakanlar Kurulu, ülke ve dünya gündemi ile ilgili çalışmalar yapıp beyanatlar verirken, partinin genel merkezi; teşkilatlara yönelik bilgilendirme, çalışma sistemleri kurmalı. Milletvekilleride, meclis ile seçildiği il arasında koordinasyonu sağlamalı. Gençlik kolları sadece gençleri kazanmaya, kadınlar kolu ise sadece kadınları güçlendirmeye çalışmalı. Ama maalesef bakıyoruz sosyal medya hesaplarına, ilçe başkan yardımcılarından, mahalle başkanına kadar herkes, dış siyasetten, ekonomiye kadar her konuda paylaşım yapabiliyor.

Ufukta erken seçim var mı?

Erken seçim havasını genelde bürokratlar iyi koklar. Bürokraside işler yavaşlar ve tıkanırsa önümüzde seçim var demektir. Diğer yandan muhalefet, iktidarı bu kadar güçsüz yakalamamıştı. Ekonomi bu durumda olmasaydı muhalefet, Anıtkabir’den önce Tandoğan’a ‘’Hükümet İstifa’’ diye giderdi. İzmir Belediye Başkanı’nın genel sekteri kim olacak ile alakalı kriz yaşayan Chp’de, erken seçim istemek intihar olur. Yerelin sefasını sürsünler, sefa bitince cefayı düşünürler. Yukarıda saydığım 4.maddenin olumlu karşılığı alındığında erken seçim şart olur.

Tüm gözler Ankara’da, dolasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabine revizyonu ve genel başkan yardımcıları revizyonunu beklerken, gözden kaçan bir detay oldu. İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, teşkilat başkanlığına Rahmi Taştan’ı getirdi. Rahmi Taştan öylesine göreve getirilen, hele ki teşkilat gibi kritik makama, öylesine getirilecek birisi değil. Herkesin Rahmi abisi olan, zamanında kol kırılır ama yen içinde kalmaz deyip rest çekip gidebilen, hele ki partinin en güçlü olduğu zamanlarda bunu yapabilen nadir bir insan. İzmir’de klasik ve kağıt üstünde teşkilatçılık bitti, kucaklayıcı bir teşkilatçılık başladı diyebiliriz. Artık salonlarda değil sokaklarda teşkilat toplantılarının yapılacağı günler geldi demektir. Darısı genel merkeze…

Farkında mısınız?

Benim de bir zamanlar il yönetim kurulunda olduğum yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetim kurulu üyelerine özel bir toplantıda şu ifadeyi kullanmıştı ‘’Bizlerin yapmış olduğu icraatları anlatın yeter’’ tabi bu cümlenin altını dolduramadık. En son Ankara ziyaretimde gördüm ki, Millet Kütüphanesindeki eserler, hizmetler öylesine bir kültür hazinesi ki, kimseler farkında değil. Diğer yandan, BTK AKADEMİ adı altında bir hizmet var ki; sıfırdan yazılımcı, programcı ve tasarımcı yetiştiriyor. Çocuk yaştan başlayan eğitimlerde sınır yok. İşsizlik, istihdam, teknoloji, üretim, ar-ge dahil ülkemizin birçok alanında derdine derman olabilecek hizmetleri kapsıyor. Amma velakin ne yerel ne de genel seçimlerde bunu anlayabilen, anlatabilen bir siyasetçi görmedim. Şimdi anlıyor musunuz, ‘’Yalnızım’’ ne demek.

Asım’ın nesli, yeni Ömer’ler mi istiyoruz? Çözüm basit ve uygulanabilir.

Cumhurbaşkanlığı talimatıyla, Bakanlıkların koordinasyonunda, ilkokuldan başlamak üzere çocuklarımıza Ankara, Çanakkale gezileri düzenleyerek, Milli Mücadele ruhunu aşılamak ile başlanmalı, din derslerinde ilkokul ve ortaokul müfredatında sadece, ‘’kul hakkı ve Allah’ın varlığının doğada ispatı’’ anlatılmalı. Diğer yandan, zaten ücretsiz olan BTK AKADEMİ kurslarının müfredata uyarlanması ile bakın nasıl gençler yetişiyor. Akıl, bilim, ahlak ve teknolojik bakımdan donanımlı bir nesil neler yapıyor izleyelim.

 

Türkiye’nin yüzyılında 23 Nisan’a özel, çocuklara ve gençlere bundan güzel bir hediye olur mu? Takdir sizlerin…

 

Bir taşla 4 kuş…

Yorumlar kapalı.