Siyasette meltem rüzgarları Ankara’dan başlar, dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılır. Ankara’daki olumlu reaksiyon, İzmir’de olumlu aksiyon verir. İzmir siyasetinde bu hafta çok olumlu rüzgarlar, güzel gelişmeler yaşanmaya başladı. Meclis kulislerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Özgür Özel’in samimi diyalogları gözden kaçmadı, hatta öyle ki, Özel’in detaylı göz ameliyatı bile konuşuldu sohbet ortamında. Akabinde Külliye’de görüşmenin planlaması bile yapıldı. Ülke olarak 1 sene içinde 2 seçim geçirmenin stresi, psikolojisi düşünülürse hasret kaldığımız bir tabloydu aslında.
Etimesgut Belediye Başkanı seçilen Erdal Beşikçioğlu’nun, ‘’Ben şanslı bir başkanım, borçsuz devraldım, eski başkana teşekkür ederim’’ tarzında yaptığı klas, centilmen bir açıklamada aslında neden seçildiğinin, halkın teveccühünü nasıl kazandığının bir resmini koydu ortaya.
İzmir’de, Chp İl Başkanı’nın ‘’Bilal Bey’in nezaketini ve hakkını teslim ediyoruz.’’ söylemide aslında şık bir tavırdı. Eski döneme dair eleştirisi ise iki taraflı biraz nabızları yükseltti. Keşke Ankara’daki bu olumlu tablonun arasına böyle bir polemik girmeseydi. AK Parti Grup Sözcüsü Nail Kocabaş’ı yakinen tanırım, çok efendi, çok saygılı birisidir. Üslubu ile tavrı aynı ahenkte hareket eder, yıllarca yaptığı teşkilat başkanlığı görevinde bir kere birisini kırdığına şahit olmamışımdır. Böyle bir göreve getirilmesinin nedeni, mesleğininde ötesinde kişiliği ve kullandığı dildir. İzmir Belediye Meclisinde etkin ama yapıcı, eleştirel fakat çözüm odaklı siyaset yapacağından eminim.
Kuran-ı Kerim’de “Allah için adil şahitler olunuz, kendi aleyhinizde dahi olsa adaleti ayakta tutunuz, kin ve düşmanlığınız sizi adaletten uzaklaştırmasın.” buyururken, Konfüçyüs “Bir şeyin haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan korkaksın” der. Seneca ise ; Yaşadığı toplumun yararına bir fikir üreten bunu söylemezse ya bencil ya korkak yada tembeldir” diyerek, hayatımızın tüm noktalarında bize hareket tarzı ve üslubumuz noktasında bir hareket alanı çizer.
Teşkilatlar ve parti mensupları tabir-i caizse hipermetroptur, çok yakınındakini net göremezler. Maalesef Ankara’daki yapıcı ve olumlu siyaset hamlelerine karşın sosyal medya hesaplarında ya da haber sitelerinde ki haberlerin altına yapılan yorumlar kutuplaştırıcı, tahrik edici, karalayıcı bir üslup ile devam ediyor. Partilerin başlıca görevlerinden birisi de, bu olumlu havayı tabana indirgemek.
Ali Fuad Başgil ‘e göre insanın en temel ihtiyacı, aklını bilgiyle aydınlatmak ve ahlaki bir eğitimden sonra iradesini aklın emrine vererek vicdanın gösterdiği ideale ulaşmaya çalışmaktır. Kur’an’ın konusu ana konularından birisi İNSANDIR. İnsan zanneder ki mezarlıkta okumak içindir. Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız. Konuştuğunda doğru söylüyor mu , kendisine bir emanet verildiğinde emanete riayet ediyor mu , dünyaya meylettiği zaman helal ve haramı gösteriyor mu , ona bakınız! diyen Hz. Ömer, yıllardır adaleti böyle sağlamıştır. Böyle yönetmiştir devleti.
Düşünen Adam heykelinin Japonya’da Kyoto Ulusal Müzesi’nde, Norveç’te Ulusal Galeri’de , İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’ nde yer almasına rağmen Türkiye’de akıl hastanesinin bahçesinde olmasının bir o kadar düşündürücü olduğunu söyler Eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk. Kaderin kabullenenleri yönlendirdiğini, direnenleri sürüklediğini hatırlayarak düşüneceğiz. Size doğru haberler veren kişileri cezalandırırsanız, yanınızda sadece duymak istediklerinizi söyleyenler kalır. Ben duymak istemediklerinizi yazmaya devam edeceğim.
Seçim sonuçlarındaki hatalar ve müsebbipler tespit edilmeden yapılan muhalefet muhalefet değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şifreleri burada saklı, iyi analiz etmek lazım.
Yazımı, çocukluğumda ilk okuduğum kitaplardan biri olan Ernest Hemingway’ın ‘’İhtiyar Balıkçı’’ kitabından bir alıntı ile bitirmek istiyorum.
“İhtiyar balıkçı hiçbir zaman ne umudunu ne de güvenini yitirmişti. Ancak tüm bunlar, dinginliğe koşan meltem rüzgârları gibi giderek azalıyordu.
Yorumlar kapalı.