Tuğrul Emre Kaya

Bakış Açısı ve Büyük Resim

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Seçimlerin üzerinden 3 hafta geçmesine rağmen henüz genel merkez düzeyinde istifa olmaması, kaybedilen il ve ilçe başkanlarının istifası gelmemesi üzerine bu haftaki köşemde, bal porsuğu ile ilgili bir şeyler mi kaleme alsam yoksa yemek tarifi mi paylaşsam bilemedim. Bal porsuğunun Türkiye’de yaşamaması, BISQUE SOSLU BRETON İSTAKOZ tarifinin de malzemeleri pahalı olduğu için vazgeçtim.

Çetin Altan, ”Güneydoğu’daki bir ağanın milyarları ıstakoz ve şampanyanın tadına bakmaya yetmez.” der. Burada bir ironi yapar Altan, hayallerinizin büyüklüğü, geleceğe bakışınıza ve ufkunuzun genişliğine bağlıdır diye ifade eder. ‘’Sen Türkiye’sin büyük düşün’’ mottosundan kimisi köyünü, kimisi yaşadığı yeri kimi de sınırlara sığmaz, Monaco’yu düşünür. Lütfen, yazılarımın ciddiyetinin bozulduğunu ya da ”bizimle dalga mı geçiyor” diye düşünmeyin. Ama birilerinin bizimle dalga geçtiği aşikâr.

Siyasi bir operasyona maruz kaldıysanız servis mutlaka içeriden yapılmıştır. Ya aileden ya da teşkilattan biridir, şaşmaz. Düşman nereden vuracağını biliyorsa, dostunuzla çok zaman geçirmiş demektir.

Bakış açımızı değiştirip, resmin büyüğüne bakalım, bakalım bize ne anlatıyor?

İlk taşı günahsız olan atar ama siyasette bir yerden taş geliyor ise en günahkardan gelir. Şimdilik 2 kurban bulundu, genel merkez düzeyinde istifalar olmadıkça bu sayıda artacak gibi gözüküyor. İzmir’de 28 ilçeyi kaybedeceksin, İstanbul ve Ankara gidecek ama sen Monaco ve Maldivler üzerinden hesabı kapatmaya çalışacaksın. Yol arkadaşlarınızı koruyamıyorsunuz bari çakalların önüne atmayın. Olmayan bir jakuzide bile arkadaşınızı savunamadınız, nerede sizin medya, iletişim, tanıtım ve medyanız. Tabi fotoğraf koymadıkları için hikayelerine göremiyoruz.

Siyasette seçimi almak için oy almalı ya da oy artırmanız lazım. Başarı ise karşı cenahtan oy almak ile ölçülür. Oy alırken ilkeni koruyacaksın, yaşantına dikkat edeceksin ama kişiliğinden taviz vermeyeceksin. İlknur Denizli Ak Parti saflarına katıldığında sıralamaya giremeyen, sırası aşağı düşen adaylar “bizden değil, bizim değerlerimizi yansıtmıyor” dediğinde; Sayın Denizli, Konak’ta en çok oyu olan Belediye Başkanı adayı olarak tarihe geçti ve rekoru halen kırılamadı. Ömür Şanlı kendisine özel yaşantısıyla, gizlenmeden, riyakarlık yapmadan yıllarca siyaset yaptı. Hakeza Sayın Bursalı’da öyle.

Ama diğer taraftan Cumhurbaşkanını yalnız bırakanlara bakıyoruz; Davutoğlu, Gül, Babacan, Kılıç ve diğer muhafazakâr kesim. Parti içinde partiye asıl zarar veren kesimler ise Özlem Zengin gibi siyasetçiler. Yani “ötekileştirmedikleriniz” Önce özür dilemeyenlerden bu seçimin hesabı sorulsun, sonra özür dileyenlerden sorarsınız.

Psikologlar genelde, kendisinin iyi olduğuna inanan bir hastayı tedavi etmek mümkün değildir derler. Siyasette başarı istiyorsak önce başarısız olduğumuzu kabullenmemiz lazım. Hz. Ömer “Kötü hâlin iyi niyeti olmaz’’ der. Hal ortada, kimse iyi niyetten söz etmesin. İstifa etmemenizin sebebi, vatandaşı mı suçlu bulmanız? İşimizde, evimizde, İhmal ettiğimiz her şeyin altında kalırız. İstifalar ne kadar gecikirse o kadar altında kalınacak bu başarısızlığın.

Osmanlı bilhassa lale devrinden sonra Avrupalaşma, kendi değerlerinden uzaklaşıp yüzünü batıya çevirmesi, Avrupa’nın muzır ve eğlenceye dönük kısmını alması, duraklamadan sonra çöküşünü getirdi. Avrupa ise tam tersi, Osmanlı’nın ve İslam medeniyetinin; sağlık, bilim, askeri, sanat ve mimarlık alanındaki gelişmelerini takip edip yararlı olanlarını alması neticesinde maddi ve manevi inkişaf etti. Cihanşümulluk iddiasındaki tüm imparatorluklar gibi Osmanlılar da devletlerinin sonsuza dek süreceğini düşünmekteydiler.

Tarih tekerrürden ibarettir ve ders alınmaz ise tecrübe etmesi acı olur. Chp ve Ak Parti’yi bu yönde kıyas ettiğimizde, iftar, sahur programları ile, lüks otellerde iftar yapmaması ile, belediye devir teslimde yapılan dua, halkın içinden adaylar belirlemesi gibi halka yönelik çalışmalar, İmamoğlu’nun takke takıp camide Kur’an-ı Kerim okuması gibi hamleler bazı tabuları kırmıştır. Ak Parti ise tam tersi, kibir ve ulaşılması zor adaylar ile sahaya inmesi, rozetinden, partisinden, liderinden uzaklaşıp kendi şahsına münhasır hareket etmesi sonucu büyük mağlubiyet almıştır.

Bu ülkede milliyetçi politikalar üreten parti Mhp’dir, İyi Parti alternatif olup o misyonu nasıl yürütemediyse, Kemalist politikalar üreten Chp’ye ve dolasıyla tabanından oy almak için kemalist kesime oynayarak, bir belediye başkan adayının ‘’İzmir’in şarabını yapacağız’ , diğer belediye başkan adayının ‘’müftü değilim’’ deyip barları gezmesine, Chp seçmeninin ;  bırakın oy vermeyi, bu samimiyetsizliğe güldüğünü, cepte sandığı seçmeni de kaybettiğini acı tecrübe ile AK Parti seçmeni görmüş oldu. Cami cemaatinden hacı amcama, gençler: ‘’hacı amca şarabın markası ne olacak’’ diye takılıyordu. Hacı amcamı düşürdüğünüz duruma bakın. İzmir’den sonra memleketin Denizli’de de; hacı amcamın değil ama şefkat tokatını yersin.

Her millet, layık olduğu idareye ve idarecilere sahip olur. Chp seçmeni, ne zaman içerisindeki başarısız, seçim kaybettiren idarecilere isyan etti ve onları devre dışı bıraktı, işte o zaman başarıya ulaştı. Kaderin garip bir cilvesi mi yoksa tarihin tekerrürü mü bilemem ama AK Parti Chp’leşti, Chp, AK Partileşti.

Bakış Açısı ve Büyük Resim

Yorumlar kapalı.