Tuğrul Emre Kaya

İltihaba neşter, yaraya pansuman

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her şey, Reklamlarıyla çoşku ve dinamik oluşturan Erol Olçok’un gidişiyle, yazdığı konuşma metinleri ve sloganlarla kitleleri harekete geçiren Aydın Ünal’ın bırakmasıyla başladı.Oysa ki Olçok, tüm illerde ki reklam kampanyalarını takip eder ve gerekirse müdahale ederdi.Şimdi ise genel merkezde kısa pantolonlu, ofisinden çok nargilecide vakit geçiren, bakan veya genel başkan yardımcısı ile gizli ortaklı reklam şirketi kuran tipler türedi. Şairin de dediği gibi; Ne olduysa hep bize azar, azar oldu.Bu şarkı bitmez diyerek aynı nakarata mahkum ettiler teşkilatları, “Recep Tayyip Erdoğan” sloganından başka bir slogan bulamadılar 15 senedir.

Teşkilatları çok iyi tanırım, milletin içinden, sokakların bağrından geldik bugünlere.Bizim insanımız Çanakkale’de olduğu gibi kuru ekmeğin yanında hoşafta içer yeter ki komuta kadrosuda aynı menüden yesin. O yüzden ekonomi, emekli diyerek siyasetin içinde ki cambazları aklamayalım.Bu sefer sandığa gitmedi teşkilat ama yarın başka partiye oy verecek.Bunun sinyalini verdi millet. Tatlı su kurnazlığı yapan siyaset cambazları olayı ekonomiye, emekliye getirip, sanki kendi parasını vermeyen Mehmet Şimşek’e ve dolayısıyla Cumhurbaşkanına bağladı yenilgiyi.Kamuda tasarruf yapılsaydı bu zorluklardan hep beraber geçerdik.

Gençlik kolları; liseleri dev-lis’lere, üniversiteleri tip’e bırakıp sokakları boş bıraktılar. Danışman olmanın, vekil olmanın, ihale almanın peşlerine düştüler. Bir türlü kabullenemedikleri ‘’z kuşağı’’nı, seçimde sillesini yedikten sonra bile özeleştirisini yapmadılar. Öyle ya, gençliğin karşısında bacak bacak üstüne oturur, elin cebinde nasihat verir gibi konuşursan ‘’z kuşağı’’nı etkileyemezsin. Sorsan ‘’z kuşağı’’ diye bir kuşak yok derler.Yok sayarsan sandıkta yok alırsın.

Projelerin yarışmadığı, insanların yarıştığı,  oy alma kriteri ile değil, Ankara’da ki bağlantı kriterine göre aday seçerseniz, sandıklardan mucize bekler, sonucu görünce kadercilik yapar sonra da mevlana tesellisiyle avunursunuz. Keşke ilçelerde ki aday adaylarının projelerini, vaatlerini ve reklam yol haritalarını size gösterebilsem. Neleri kaybetmişiz, nelerden vazgeçmişiz, ihanete ramak kala, aday adaylarını harcamak derecesinde feda etmişiz projeleri. Yazık o sandıkta iftarını 1 meyve suyu 1 kek ile açan teşkilat mensuplarına.

Aday olmanın kriteri yıllarca partide olmak demek değildir. Karşı cenahtan oy alabilen, beşeri ilişkileri sadece siyasetle sınırlı olmayan, siyasetin içinde zenginleşmiş olmayan birisi daha etkili olur. AK Parti’de illa ki meclis üyesi olmak isteyen, olamayınca bu hakkın kendisinden gasp edildiğine inanan bir cenah var. Maharetleri parti kuruluştan beri üye olup oy vermeleri, sosyal medyada partileri lehine tweet atmaları. Oysa ki makama gelirlerse belki de şikayet ettikleri “makam siyaseti” ni kendileri de yapacak. Çünkü hiç birini sandıklarda müşahit olarak göremedik.Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir, kendinizi kandırmayın.

Aday belirlemede bir konsorsiyum kurulsa;  bu kurulda siyaset bilimci, reklamcı, genç, kadın, emekli, engelli ve partiden yetkililer olsa, bu kurulda adaylar kendilerini anlatsalar, eminim ki şu an 30 ilçenin en az 20 adayı ilk 3’e  bile giremez temayülde. Denenmişi denemek, aynı enstrümanı çalmak deyimi siyasette vücut bulmuş. Mesela Bornova’da, Konyalıların oyuna talip olmak için meclis üyesi yapılan aday geçen dönem Konyalılar’dan oy alamamasına rağmen bu dönemde meclis üyesi. Bir başka örnekte Konak’ta, Doğu ve Güneydoğu’lu vatandaşlardan oy almak için 2 dönem meclis üyesi listelerinde hep Doğu ve Güneydoğu’lu adaylar meclis üyesi yapıldı. Doğu ve Güneydoğulu seçmen Chp’yi tercih etti, Alsancak, Güzelyalı ve Göztepe’den aday olmayınca Konak’ta tarihi fark kaçınılmaz oldu.Her hafta Güzelyalı’da basketbol oynayan ile seçim zamanı oynayanı seçmen iyi bilir. Nasıl seçim zamanı cami gezenle, eğlence mekanlarını gezenlere samimiyet duymuyor ise sandıkta cevabını veriyor.

O teşkilat mensuplarının ahı elbet yıkar cihanı. Bizde aheste aheste yazacağız acelemiz yok. 4 sene, 5 sene boyunca vazgeçmeyeceğim, kimsenin adamı olmadan,  kardeşim de olsa hak için hakkı yazacağım. Ne makam ne de maddi kaygım var. Rızkı veren hüdadır gayri kimseye minnet eylemem. Kefenle yola çıkmadık, kefensiz gömülmeye talip olanlardanız. O yüzden kişilerle değil makamı işgal edenlerle alakalı olacak yazılarım.

O zaman ilk neşteri vuralım ; sandığa gitmeyen AK Parti seçmeni nasıl kazanılır? maddeler halinde sıralayalım :

1- Başarısız 3 seçimde; başkan, başkan yardımcısı, yönetim kurulu üyesi olanları tespit etmek sanırım 30 dakika sürer, istifasını almakta 30 dakika sürse, 1 saatte yenilenme sürecinin %25’i yapılmış olur.

2-Anket firmaları ve ajanslarla anlaşan ekibi tasfiye edince de %5’de burdan kazanılır. İnfluencer ile reklamcı arasında ki fark, doktor ile eczane kalfası arasında ki fark gibi birbirinden çok farklıdır.Neler yaptırdılar adaylara, bir çuval giyip yarıştırmadıkları kaldı.

3-Başarısız ve kaybeden Belediye başkan adaylarına referans olan siyasetçileri bir plaketle uğurladıktan sonra oradan da bi %10’da gelir.

Ajanslarınız, zatı alileriniz daha iyi bilir , ukalalık etmiş olmayım ama en çok seçim bütçesi sanırım İzmir’de harcandı. Mübarek ramazan ayında muhalefetin bile lükse, şatafata, lüks otellerde iftar programına imtina ettiği bir dönemde , AK Parti teşkilatları hiç bir masraftan kaçınmadı, bu masraf seçmende israf olarak algılandı ve ay sonu kredi kartını ödeyemeyen seçmenin, sandığa gitmemesine neden oldu. Bu bütçe ile bırakın Ramazan bayramını,  Kurban bayramını bile finansa edip seçmenin yarasına merhem olurdunuz. Halkı nasıl mutlu edebilirizden ziyade seçimi nasıl kazanırıza odaklanıldı.

4-Şatafatçılar, yanlış yönlendirenlere de ceza keser yolları ayırırsanız bi %5’de oradan gelir. Çünkü gelecek seçimde, acaba az mı harcadık diye daha çok israf yaparlar, aman ha.

5-Zaferler orduya, mağlubiyet komuta kadrosuna verilir. Komuta kadrosundan, herkesin hemfikir olduğu ama dillendiremediği Hayati,  Erkan ve Hamza beylerin, Özlem ve Betül hanımların genel merkezde ki kurmay görevlerinden azli ile yapılacak yenilenme ile %35 ivme kazanır parti. Kaybetmek ve durmadan kaybını telafi etmeye çabalamak, bir kez girdin mi bu çembere kurtuluş yok, bu çemberde Hayati, Erkan ve Hamza Beyler var döner durursun o çemberde hakeza 2019’dan beri değişim bekliyor teşkilatlar.

6-%20’lik dilimini de, yeni il ve ilçe dizaynlarıyla kazanıldığını hesap edersek tam bir yenilenmeden söz edebilir ve 2028, 2029 hedeflerine yönelik heyecan uyandırabilir.

Parti içi adalet, liyakat, ödüllendirme ve cezalandırma sağlanırsa bu hakkaniyet kabineye, oradan bürokrasiye ve dolasıyla ülkeye sirayet eder.Sonrasında ekonomi de düzelir, ülke de. Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil.Dünya’da, adaletin tecellisi  hak sahibi yöneticilerdir.Sevabın bir karşılığı olduğu gibi günahında bir karşılığı var. Dünya’da ise iyilik ve kötülüğün, çalışan ile çalışmayanın bir olmayacağı gibi vesselam…

İltihaba neşter, yaraya pansuman

Yorumlar kapalı.