Tuğrul Emre Kaya

Mikro Siyasetten Makro Siyasete

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Parti içi hesap vakti geldi, herkesin hem fikir olduğu kişilerin pasifize edilip gerçek dava insanlarının göreve gelmesi artık kaçınılmaz. İsimler, makamlar belli. Herkesin elinde bir çuvaldız iğnesi, kime batıracağını kestiremiyor. Kimisi baştan başlıyoruz diyor, kimisi yeniden başlıyoruz diyor fakat çuvaldız elinde bekliyor. Arsız güçlü olunca, haklıyı suçlu çıkarırmış. Ama unutmayın ki, kuvvetli olan değil, haklı olan güçlüdür.

Konfüçyüs, ‘’Sizi iki defadan fazla üzen birine güvenmeyin. İlk seferinde bu sizin için bir uyarıdır, ikincisi bir derstir, bundan daha fazlası ise saygısızlıktır.’’ der. Teşkilatlar, uyarı ve dersini aldı ama bundan sonrası millete saygısızlık olur, affı olmaz. En büyük hata, hatalarımızdan ders çıkarmamaktır ve bu hatayı tekrarlamaktır. Seçimde ki hataları bulmak için, ya bir yol bulun, ya bir yol açın ya da yoldan çekilin. Şimdiye kadar genel merkezde, hatasını anlayan ve suçunu kabul eden birini hiç görmedim. İlla ki ‘’görevinden affını’’ istemeden yoldan çekilin.

Berat Albayrak veda mektubunda, at izi ile it izinin karıştığını söylemişti, oysa ki karışan it izi ile kurt iziydi. Dişimizi kıran pirincin içinde ki beyaz taşlar  gibi, AK Parti içinde ki AKP’lilerin ayak izi karışmıştı. At izi ile it izini birbirinden ayırmak için tecrübe yeter; ancak it izi ile kurt izini birbirinden ayırmak için ayrıca feraset de gereklidir.

Düşmanın en çetini; kalbindeki nifakı tatlı sözlerle gizleyen insandır. Bu tip insanlar, Peygamber’in (sav) yanına gelip öyle tatlı sözler söylemişlerdir ki Peygamber dahi onlara aldanmıştır. Fakat Allah (cc), rahmeti olan vahiyle dost ve düşmanı Peygamber’e tanıtmıştır. Onu her türlü kötülükten ve sapmadan muhafaza etmiştir. Bugün ise vahiy yoktur. Bunun yerine, Allah’ın rahmet ettiği ve fazlıyla kuşattığı bir yöneticiye verdiği basiret ve feraset vardır. Kişi, ancak böylelikle iyi ve kötüyü ayırt edebilir.

İyi günlerde kötü günlere hazırlık, kış hazırlığını yazdan yapmak hem daha akıllıca hem de daha kolaydır. “Kol kırılır yerin içinde kalır” düsturu şu andan itibaren tedavülden kalkmalı, çünkü bu düstur, var olan düzeni korumak, alışkanlıkları bozmamak için yukarıdakilerin kendi ihtiyaçlarını, beklentilerini, istikballerini koruması anlamına gelir. Kırıldığı zaman, yen içinde kalan kollar yanlış kaynar, acıya sebep olurlar. Çözümü ise, kolların yenden çıkarılması, bir süre için daha çok acı verecek olsa da tedavi edilmesi gerekir.

Genel Merkez, İl ve İlçe dizaynları yapıldıktan sonra, gece yarısı da resmi gazeteden, kalan isimleri değiştirip, makro siyasi hamlelere geçmek lazım. Peki nedir makro siyasi hamleler?

– 1991 yılında Diyanet İşleri Bakanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu  Başkanı’nın; ‘’Fitre ve zekatınızı memura verebilirsiniz’’ dediği günlerden, bugünlere geldik. Memuru memnun edip emekliyi  üzmek zarar verdi o yüzden emekliye asgari ücret düzeyinde iyileştirme şart.

– Bize oy vermezseniz… söylemleri zarar verdi, iletişim stratejisi yanlıştı. Her ağzını açana FETÖ’cü, hain demek zarar verdi. Ciddi bir iletişim, reklam ve medya ekibi kurulmalı. Şu an ki ekip ciddi iletişim hatası yapıyor ve hamaset ile oy alınabilecek seçmen ile arayı iyice açıyor.

– Fırsatçılara, büyük marketlerin zam operasyonuna göz açtırıldı, hal yasası çıkartılamadı. Böylelikle küçük esnafın çöküşü zarar verdi.

– Siyasetname de şöyle der : Gelirleri artırmadan vergi toplamaya kalkışan kişi  ülkeyi  tahrip eder. Maalesef vergiler çoğaldı, verginin vergisi çıktı hatta kdv’ye bile zam geldi. Zamlar ile gelirler ters oranda ilerledi bu durumun sonucunda enflasyon çoştu.

– Futbol Federasyonu’nun söylemleri, eylemleri ve amatör tavırları, tribünleri karıştırmasına sonuç olarak da sandığın da karışmasına sebep oldu. Tribünlere hakim olamayan, sandığa da hakim olamaz. Meclis üyesi listelerinde bile sporcu, taraftar temsilcilerinin olmaması büyük bir akıl tutulması.

– Sizi milletvekili yapan Ankara kulislerin de, nasıl el pençe duruyor iseniz milletin karşısında da öyle duracaksınız. Siz vekilsiniz, asıl olan millettir. Oy aldığınız sürece o makamlar da durabilirsiniz. Teşkilatlar bile sizlere ‘’kibir abidesi’’ diyorsa söylenecek pek fazla bir şey kalmamış demektir.

– Genel merkezden, ilçe yönetim kadrolarına kadar olan hiyerarşik yapının, günden güne zayıflaması,

Hz.Ali’ye sordular: Ne hikmettir ki Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer zamanında ihtilaflar yoktu ama Hz. Osman ve sizin halifeliğiniz zamanında ihtilaflar çoğaldı. Hz. Ali şöyle cevap verdi; bunun hikmeti gayet açıktır. Ömer’in Ebu Bekir’in yanında Osman ve benim gibiler vardı. Bizim yanımızdaysa sizin gibiler var. . .

AK Parti’nin 2002’de ki kuruluşunda ki kadrolara bakın bir de şimdi ki kadrolara bakın, zaman değişse de ihtilaflar, kavgalar, ayrılıklar aynı. Ömer’ler yerine turist Ömerler yerleşti partiye.

Son sözümü, Seneca ile bitirmek istiyorum, ‘’Yaşadığı toplumun yararına bir fikir üreten bunu söylemezse ya bencil ya korkak yada tembeldir.” Ben de dilim döndükçe, kalemim yazdıkça dile getirip söylüyorum. Niyetimiz eleştiri, yermek ve kötülemek değildir. Bilakis, sorunu çözümü ile sunup akla yol açmaktır.

Umarım çuvaldız adresini bulmuştur… İyi Bayramlar

Mikro Siyasetten Makro Siyasete

Yorumlar kapalı.