Emre Orhan

Öğrenmenin Z Hali

Öğrenmenin Z Hali
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanoğlu, birçok canlı türü ile karşılaştırıldığında bazı şeylerin daha kolay olduğu ya da en azından öyle göründüğü anlaşılmaktadır. Örneğin, kuşlar insanın öğrenmek zorunda olduğu bir bilgi zenginliği ile doğarlar. Kuşlar biyolojik olarak ev yapma becerileri ile donatılmışlardır. Biz insanlar ise ya biri tarafından iskele kurma, çatıyı yapma veya duvarları inşa etme gibi şeyleri öğretilmeye ya da bunları bizim için yapacak birini işe almaya ihtiyaç duymaktayız. Kuşlar içgüdüsel olarak küçüklerine nasıl bakacaklarını bilirler. Ancak bizler aile eğitimi kurslarına gideriz. Çocuk bakım kitapları okuruz ve başka insanların bize çocuk bezinin nasıl değiştirileceğini göstermesini izleyerek bunları öğreniriz. Buna rağmen biz insanlar bu dünyada daha ileriyizdir. Gittikçe daha dayanıklı ve rahat evler yapmayı öğrenmişizdir. Yavrularımızı kendilerinden önceki nesillerden daha uzun, daha güçlü ve daha sağlıklı büyüyecek şekilde besleyip büyütmüşüzdür. Kuşlar ise yıllarca olduğu gibi aynı ilkel yaşam tarzında yaşamaya devam etmişler ve edeceklerdir.

Öğrenme kelimesi birçok insana ders çalışmayı ve okulu anımsatmaktadır. Matematik, yabancı dil, kimya gibi üzerinde uzmanlaşmak istenilen dersler veya beceriler akla gelmektedir. Ancak öğrenmenin okulla sınırlı olmadığı da bilinen bir gerçektir. İnsanlar gündelik yaşamlarında da öğrenme faaliyetinde bulunurlar. Bir bebek beşiğin üzerindeki oyuncağa uzanarak ses çıkarma eyleminde bulunması, genç bir ergenin sevdiği şarkıcının yeni şarkısını söylemesi, orta yaş bir kişinin egzersiz biçimini değiştirmeyi öğrenmesi gibi.

ÖĞRENME NEDİR?

Öğrenme bir yaşantı sonucunda zihinsel simge veya bağlantılardaki uzun süreli değişiklik olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımda üç unsura dikkat çekilmektedir. Birincisi, öğrenme uzun süreli bir değişikliktir. İkincisi öğrenme zihinsel simgeler veya bağlantılar içerir. Üçüncüsü ise fizyolojik olgunlaşma, yorgunluk, alkol veya uyuşturucu kullanımı, demans ya da zihinsel bir hastalık nedeniyle gösterilen davranışlardan ziyade bir tecrübe sonucunda meydana gelen bir değişikliği içermesidir.

Öğrenme; bilgi, beceri, inanç, tutum, strateji ve davranışların kazanımı ve değiştirilmesini kapsar. İnsanlar, bilişsel, psikomotor ve sosyal becerileri birçok farklı şekillerde öğrenebilirler. Öğrenme sadece eğitim sistemine özgü değildir. Okuldan uzun bir süre önce başlar ve yine okuldan sonra uzun bir süre daha devam eder.

ÖĞRENMEYİ ÖĞRENME

Bizler genelde almış olduğumuz eğitimlere göre hareket ederiz ve bu almış olduğumuz eğitimin de iki boyutu vardır. Bunlardan biri öğrenme diğeri de öğretmedir. Ancak dünyayı değiştiren güç, eğitim kurumlarında bizlere öğretilen zorunlu bilgilerle değil, kişinin kendi isteğiyle gerçekleşen gönüllü öğrenme ile ortaya çıkıyor. Bu nedenle kendi isteğimizle olan, yani gönüllü öğrenme çok önemli bir konu. Hepimiz bu doğrultuda öğrenmeyi öğrenmeliyiz. Bu da önce merak etmekle başlar. Merak ilgiyi oluşturur, ilgi de kişiyi bilgiye götürür.

Öğrenme, hayatımızı şekillendirme aracımızdır. Hiçbirimiz olduğumuz gibi kalamayız. Öğrenerek kendimizi, hayatımızı, hatta çevremizi etkiler bir şekilde değiştiririz. Bilgi ve öğrenmeyle kendimizi yeniden biçimlendirebiliriz.

Peki, niçin öğrenmeyi öğrenmeliyiz? Daha az zamanda daha az yorularak pek çok şey öğrenebilmek, öğrenmenin keyfini çıkarabilmek, bilgiye dayalı mesleki rekabet avantajı kazanmak ve nihayetinde öğrenmeyi bir yaşam tarzına dönüştürebilmek için etkili öğrenmeyi mutlaka öğrenmeliyiz.

Etkili bir öğrenme için kişinin kendisini ve yeteneklerini tanıması, anlama ve kavrama becerilerini öğrenmesi, öğrenme prensiplerini bilmesi, bilgiyi neden, nereden, nasıl ve niçin alabileceğini bilmesi ve duygularını öğrenme sürecinde kullanması oldukça önemlidir. Bu şekilde yapılan bilinçli bir öğrenmeyle, öğrendiği bilgilerin yükü altında ezilmeyen, öğrendiklerini kontrol edebilen, denetleyebilen, sorunlarla başa çıkabilen, onları yorumlayıp analiz edebilen, yeni bilgiler talep edebilen, öğrenmiş olduklarının eksiklerini görebilen, eksik veya zayıf yönlerini ve boşluklarını nasıl ve ne şekilde tamamlayacağını bilebilen, kendi kararlarını kendi verebilen, çalışma ve öğrenme tekniklerini bilip aktif olarak kullanabilen kişiler haline geliriz.

Z KUŞAĞI VE ÖĞRENME

Dünya genelinde var olan tüm nesilleri sınıflandırmak, genel özelliklerini analiz etmek, eğitim ve öğrenme yönelimlerini belirlemek ve psikolojilerini daha iyi anlayabilmek için X, Y, Z gibi kuşak isimleri verilir. Z kuşağı, 1995 ve 2010 yılları aralığında doğan kişileri kapsar ve alfa kuşağından önce gelir.

Teknoloji ile büyüyen ve hayatının hemen hemen her alanında dijitalleşen Z kuşağının genel olarak analiz edilen karakteristik özellikleri şunlardır:

  • Sosyal medyayı aktif olarak kullanan bu kuşak, genel olarak dijital dünyaya bağımlı olarak yaşar.
  • Z kuşağı, X ve Y kuşaklarının aksine sokaklarda oynanan oyunlar ve oyuncaklar yerine tablet, oyun konsolu, bilgisayar ya da diğer akıllı cihazların gölgesinde büyümüştür.
  • Bu nesildeki kişilerin ilgi alanları oldukça geniş bir yelpazededir ve kişiler genellikle aynı anda birden fazla ilgi alanına ve hobiye sahip olabilir.
  • Bu kuşağın geleneksel ve toplumsal değerlere daha mesafeli yaklaştığını ve eski yıllardan beri süregelen tabu ve adetleri reddettiğini söylemek mümkündür.
  • Genel olarak şehir hayatına hızlı ve kolay bir şekilde uyum sağlayan bu nesil, toplum içerisindeki aidiyet duygusunu da yansıtmaya çalışır.
  • Z kuşağı, oldukça rekabetçi bir karaktere sahiptir. Katıldıkları tüm sınavlardan, turnuvalardan ve yarışmalardan birinci olarak çıkmayı hedeflerler.

Dijital Çağda Z Kuşağı

Bilgi ve teknoloji çağında yetişen Z kuşağı, yeni nesil öğrenme metotlarına daha yatkındır. Bu süreçte pek çok zorlukla karşı karşıya gelen öğrenci, öğretmen ve çalışanların özen göstermesi gereken konular şunlardır:

  • X ya da Y kuşağında olan öğretmenler ile Z kuşağındaki öğrenciler arasında çoğu zaman iletişim kopukluğu olur. Bu iletişim kopukluğunu gidermek ve öğrencilerin dikkatini derse çekmek için etkili bir sınıf ortamı oluşturulabilir.
  • Bu nesil, eğitim ve öğrenme konusuna oldukça meraklıdır. Derste anlatılan bir konunun nedenini, amacını ve nasıl ortaya çıktığını bilmek ister. Dolayısıyla öğretmenlerin, öğrencilerinin merakını gidermek için konuları mümkün olduğunca derinlemesine anlatması gerekir.
  • Z kuşağının beyin ve öğrenme yapısı incelendiğinde, geleneksel yöntemlerden ziyade yenilikçi çözümler bekledikleri analiz edilmiştir.
  • Kültürel değerlere ve toplum normlarına çok bağlı olmayan Z kuşağı, hazır cevap yapılarıyla öne çıkar. Bu nedenle iş yaşamlarında, eğitim ve gelişim süreçlerinde sosyal uyum becerileri üzerine de çalışmalar yapılmalıdır.
  • Öz yeterlilik bakımından kendine güvenen bu kuşak, bazı zamanlarda yetersiz olduğunu görmekten kaçınmayı isteyebilir.
  • Z kuşağı, dijital ortamlara dilediği gibi girip çıkabildiğinden dolayı uzun süre aynı ortamda bulunmaktan sıkılabilir. Sınıf ortamının ve ders saatlerinin öğrencinin motivasyonunu, odak noktasını ve öğrenme isteğini etkilemesi gerekir. Bu nedenle dikkat dağınıklığını engellemek için ders aralarında öğrencilere izin verilmelidir.
Öğrenmenin Z Hali

Yorumlar kapalı.