Günnur Berber

Aynadaki Yabancı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her gün aynaya baktığımda, sanki tanıdık bir yabancıya bakıyorum. İçimde yaşlı ve huysuz bir kadın, bilgelik yolunda ilerlemek için sabırsızlanıyor. Fakat aynadaki görüntü bambaşka birini gösteriyor: Genç, neşeli ve hayat dolu bir kadın. Bu ben miyim? Bu tezatlık beni şaşırtıyor ve gülümsetiyor.

Aynadaki kadın, henüz genç. Ama gözlerinde, sanki yüzyıllar yaşamış gibi bir bilgelik var. Bu bilgelik, okudukları kadar yaşadıklarından ve hatalarından süzülüp gelmiş bir olgunluk. Belki de bu yüzden aynadaki yabancıya baktığımda kendimi sorguluyorum. Acaba ben kimim? İçimdeki yaşlı kadın mı, yoksa aynadaki genç kadın mı?

Yıllar nasıl geçiyor, anlayamıyorum. Sanki dün çocuktum, bugün ise orta yaşa ilerleyen bir kadın… Gençliğimin enerjisi ve coşkusu yerini, sakinliğe ve olgunluğa bırakıyor sanki. Peki, bu değişim kötü bir şey mi? Yoksa sadece hayatın doğal akışı mı?

Bir söz okumuştum şöyle diyordu; “Yaşlandığıma değil, uslandığıma üzülüyorum.”

Tam da buraya takılmıştım. Çünkü beni tanıyanlar iyi bilir, ben neredeyse hep usluydum.

Her yaşın tatması gereken hataları vardır, bu hataları yaşamayınca uslu mu olur insan…

Dün bir çocukla karşılaştım 16 yaşında 2 yıldır ailesine bakmak için okulu bırakmış, çalışıyor. Masmavi gözleri korkutucu derinlikte…

Akabinde sırf ailesi sağlıksız bulduğu için pizza alınmayan çocuğun tiplerine denk geliyorum, belki birkaç yaş küçük diğerinden.

Hangisinin tavrı doğru?

İkisinin de…

Herkes neyi deneyimlemesi gerekiyorsa onu seçiyor sanırım. Çalışmayı seçen çocuk pizza alınmaması ile mi deneyimlenecek…

Her neyse…

Yaşam olgunluğun kadar tecrübe edeceklerini sunuyor önüne, uslu olmak seçim değil, kişinin doğası gereği…

Aynadaki Yabancı

Yorumlar kapalı.