Tuğrul Emre Kaya

Siyaset tesadüfleri sevmez

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Franklin Roosevelt, “Siyasette hiç bir şey kazayla meydana gelmez. Eğer bir şey olduysa, emin olun öyle olması daha önceden planlanmıştır” diyerek, aslında hata, tecrübesizlik yada ihmal gibi olayların aslında arka planında çok farklı şeylerin olduğunu ifade etmiştir.

Yerel seçimde son haftaya girerken, İktidar ve Muhalefet partilerinin sahada ve kürsüde yaptığı hatalar ve gaflar bir yana dursun, 2028 yılı seçim  planlamaları, parti içi çekişmeler, Genel merkez ve illerde pozisyon almak gibi çalışmalara başladılar.

2019’da parti içi hesaplaşmanın bedelini Ankara ve İstanbul’u kaybederek ödeyen Ak Parti’yi, bu seçimlerde İzmir’i feda ederek parti içi hesaplaşacak Chp takip ediyor. Seçimi kazansa da, kaybetse de kazanan Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu olacak. Kaybederlerse argüman hazır, Chp parti içi çekişme kurbanı oldu bizde bedel ödedik ayrılıyoruz diyerek 2028 Cumhurbaşkanı seçimlerine parti kurmaya çalışarak başlayacaklar.

Ak Parti’de klasik bir hal alan, kaybedeni ödüllendirme politikası ile kaybedenler kulübü derneği haline getirilen İl Başkanlıklarında, İl Başkan yardımcılığı vererek onure etmek. Büyükşehirlerde kaybedenlere de, Genel Merkez düzeyinde görev vermek de kaybetmeyi cazip hale getiriyor. Seçim süresince ajanslara verilen reklam bütçesinin maliyeti bu işin diploması oluyor haliyle.

İzmir’de ise kafamı kurcalayan belki komplo teorisi denebilecek tarzda bazı olaylar oldu. Siyasi kaza, karalama kampanyası denilse de Rosevelt göre kaza değil.

Torbalı’da 18 Mart törenlerinde,  Ak Parti İlçe Başkanının bando şefiyle girdiği iddia edilen tartışma son dakika parti içi hesaplaşma izlenimi bıraktı bende.

İzmir İl Başkanlığında ise seçim sonrası kazanılacak yerel yönetimleri kimin yöneteceği, imar komisyonu, grup başkanlığına kimin getirileceği gibi kararlar alınması için İl başkanını yıpratmak ve yormak için bazı çalışmalar olduğu izlenimindeyim.

Şöyle açıklayım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İzmir mitinginde Skm, İl ve adaylar bazında bir çalışma olması ve sahanın rekor bir seviyede dolması gerekiyordu. Kazanılacak İzmir’in, sahaya sirayet etmesi gerekirdi çünkü. Ama sanki gizli bir el Bilal Saygılı’ya kumpas kurarcasına alanın boş olması için elinden geleni yaptı.

Ne olursa olsun göklerden gelen bir karar vardır inancı ile ihlasla hareket eden Saygılı ‘ya, Cumhurbaşkanı teşekkür etti ve İzmir sana emanet diyerek İstanbul’a geçti. Zira İstanbul metro açılışında yüzündeki ifade ve söylemlerinden İzmir’de olan memnuniyet okunabiliyordu.

Çalışma Bakanının katıldığı, İş dünyası ve oda başkanlarıyla yapılan iftarda ise salon kapasitesinden fazla davetlinin gelmesi ile ayakta kalan, iftar yapamayan davetlileri görünce aklıma 2 şey geldi, 1.seçenek, programı yapan, davetli listesini yapan yöneticinin acemi olması, 2.seçenek yemeğe gölge düşürmek. Acemilik ya da kaza demeyeceğimizi yukarıda belirtmiştim. Geriye kalan seçenek yine başarısız gösterme taktiği. Zaten yemeğe katılmayan ya da ortada fazla gözükmeyen birileri var ise fail odur merak etmeyin, isimde sormayın. Biz kişilerle değil olaylar ile ilgileniyoruz.

Her ne olursa olsun, sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun İzmir’de teşkilatlarda Bilal Saygılı ile yeni dönem başlıyor. İş dünyasında nasıl yeni bir dönem başlattı ise siyasette de yeni dönem başlatacağı aşikâr. Ben bu döneme Ramazan’ın müjdesi hilal gibi Bilal’i şahlanış dönemi diyorum. Makamla yükselenlerden değil Makamı yükseltenlerden olduğu için de kendisini kutluyorum.

Siyaset tesadüfleri sevmez

Yorumlar kapalı.