Mesut Nöbetçigil

Çocukluğum

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çocukluğumda kredi kartı, senet sepet yoktu. Nakit paran varsa bir şeyi alabiliyordun, yoksa hayalini kuruyordun. Şu an kredi kartları limitli ama hayallerinizin limiti yok. O zaman hayallerimiz bile limitliydi.

O dönemler tüketimin özendirilmediği, yokluk dönemleriydi. Adı üstünde kimsede olmadığı, yok olduğu için özenemiyorduk bile…

Annem, bana pardesü almaya gittiğinde seneye de giyersiniz mantığıyla üç beden büyük alıyordu, biz onu üç sene giyiyorduk. İlk alındığında pardesünün omuz kısmı dirseklerime geliyordu. Annem onu bilek kısmından üç kere katlasa da, elim içerde kayboluyordu. Bu sanki okulda moda gibiydi. Her yıl biraz daha büyüdüğümüz için, bilekteki o kat özgürlüğüne kavuşuyordu.

Ayakkabı da öyleydi, ilk sene uyum sağlayamaya çalışmak adına ayakkabının içine burun kısmına pamuk doldurur bir girip bir çıkan ayaklarımız, ikinci sene parmak ucumuzdan, başparmağımızın isyanı sayesinde devrimini tamamlıyordu.

Bir genç geçen gün bana dedi ki; çocukluğunuzda cep telefonu yokmuş, hiç sıkılmıyor muydunuz?

Ben de ona; senin skyfree pad’in yok ama sıkılmıyorsun değil mi?, dedim. O ne ki abi, dedi. Ben de bilmiyorum ama senin çocuğunun otuz yıl sonra en sevdiği oyuncağın adı olabilir, dedim. İşte cep telefonu bizim için hayalini bile kuramadığımız bir şeydi, niye canımızı hiç bilmediğimiz bir şeyimiz olmadığı için sıkalım ki, dedim.Beraber gülmeye başladık.

Seneye de ne giyilir bilmem ama saklambaç, su savaşı ve körebeye güncelleme gelmese de, her sene aynı keyifle oynanabiliyor olsun.

Buraya birde şiirimi bırakıyorum.

ASKIDA SEVGİ

Kıyıya vurunca çocuklar
Gecenin gözündeki endiseli dalgalar farketmedi
Kelepceli umutları
Karanlığa ağladı anneler
Ekmek kadar
talep görmedi askıdaki sevgi

Çocukluğum

Yorumlar kapalı.