Mesut Nöbetçigil

Öylesine…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şu an pencereden dışarı bakıyorum. Yoldan bir kadınla bir erkek geçiyor. İkisini de tanımıyorum ve onlar hakkında hiçbir şey hissetmiyorum. Öyle gelip geçiyorlar bir görüntü olarak. Ama belki o erkek benim iki yıl sonra bütün dertlerimi paylaştığım, en yakın dostum olacak. Ya da o kadın üç yıl sonra benim en büyük aşkım olacak. Veya on beş gün önce onlardan biriyle metrobüste kavga ettim şu an hatırlamıyorum bile…

Değer böyle oluşuyor sanırım. İki yıl önce hayatınızda hiçbir anlam ifade etmeyen, bugün saplantılı bir duygu sayesinde “Her şeyimsin.” cümlesine evrilebiliyor. Onsuz ben ne yaparım dediğiniz şu anı sorgularsak eğer: İki yıl öncesi pencereden bakarken aslında yüzüne bile bakmadığınız, onsuz her şeyi yapabildiğiniz bir hayattı. Bu hissizliği, adı aşk, adı dostluk olan duygulara çevirenin kendimiz olduğunu unutuyoruz. Ve sonrası kaliteli bir arabeske dönüşüyor. Tüm duyguların sanığı, tanığı, faili de kendimiz olmamıza rağmen diğerini idam ediyoruz.

Öylesine…

Yorumlar kapalı.