Mesut Nöbetçigil

“Yere yatsana, topu taca atsana”

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Aynı eylemleri yaparak farklı bir sonuç beklemeye “stupy” aptallık diyoruz. Biz bunu sık sık yapıyoruz. Hepimizin düştüğü bir durum bu. Türk futbolunun hikayesi aslında “stupy” aptallık hikayesi. Bunu açık açık söyleyelim. Bu sonuç bile bile lades gibi. Bu yöntemlerle kalıcı bir başarı edilemeyeceği, bir futbol ülkesine dönüşemeyeceği, dünyada saygı duyulası bir hikaye yazılamayacağı, çok net. Fakat biz birbirimizle uğraşmayı yeğliyoruz. Niye? Çünkü bizim yöneticiler bütün varoluşlarını, kurumla olan ilişkilerini, kendi görev sınırları üzerinden konuşuyorlar. Benden sonrası tufan. Herkes yaşadığı çağın yıldızı olmak istiyor. Aslında kale arkasında top toplayan çocuk da yıldız olmak istiyor, kameralarda kendini göstermek istiyor. O çocuğunki masum bir yıldız olma isteğidir. Bunu anlarsın. Fakat kulüpleri idare eden adamların, yöneticilerin milyar dolarlık borç altında  (ödenebilir borçlar olmaktan çoktan çıkmış ) popülerlik hevesleri nedir? TFF’de olanlar sadece  izliyor. Sonuçta TFF’ de bu oyunun bir parçası. Biz neyseki TFF’miz de hakemimiz de yöneticimiz de o kalecimiz de o antrenörümüz de o… Hepimiz kabul edilmiş bir vasata kendimizi mahkum etmişiz.  İçeriden bakınca bu vasatı, muhteşem   gibi algılıyoruz fakat dışarıdan bakınca hiçbir saygınlığı yok. Saygınlık kazanacağına dair de herhangi işaret vermiyor futbolumuz.

Yaa dün işte oyun oynanıyor. Bir takımın taraftarı, öbür takımın oyuncusuna -bilerek- “Oynamadın, şike yaptın, ona yattın…” Ya böyle bir futbol kültürü olur  mu? Bu futbol kültürü değil; vasatın hegemonyasıdır. Hepimiz bilerek ya da bilmeyerek bu kültüre hizmet ediyoruz. Kötünün ağacını sürüyoruz, onu büyütüyoruz. Buradan nasıl çıkılır peki? Herkes bir kez kendi evinin önüne bakacak, bir arınma ihtiyacı duyacak. Karşındaki insanın şike yapabileceğine inanıyorsan, ima ediyorsan demek ki sen de yapmaya müsaitsin. Önce kendine bakacaksın. Kişi kendinden bilir işi. Bu suçlamalardan kendimizi kurtarmamız gerekiyor. Önemli olan şu: Türkiye’de de futbol oynandığına dair bir işaret fişeğini, evrensel futbol arenasına gönderebilme inancımız ve irademiz var mı? Demek ki yok. Biz Türkiye liginde şampiyon olmayı başarıların en büyüğü olarak görüyoruz. Bu da bizim küçük dünyamız işte. Bu küçük dünyadan büyük hikayeler çıkmayacak.

“Yere yatsana, topu taca atsana”

Yorumlar kapalı.